30 Nisan 2011 Cumartesi

Neden bir süredir yazmıyorum?


 Bir haftadır yokum buralarda. Bloğa fazla bir şeyler yazamadım. hatta Twitter'a bile bir şeyler yazamadım. Nedeni ise yeni bir işe başladım. United People ajansında sosyal medya kampanya sorumlusu olarak 1 haftadır devam ediyorum. Yani anlayacağınız burada artık yerli hiç bir sosyal medya uygulaması hakkında yazamayacağım. Burada yazdığım her şey hem işi yapanlar hem bana hem de çalıştığı yere kötü bir geri dönüş sağlayabilir. Burada yazdıklarım kişisel görüşüm olsa da bu şirket bünyesinde olduğum sürece hiç bir kampanya hakkında yorum yazmayacağım.

Yinede burada Twitter trendleri, yurtdışından güzel sosyal medya kampanyalarını, hoşuma giden sosyal medyaya dair yazıları yazıları, profesyonel olarak edindiğim tecrübeleri yazacağım. Bu iş şansı benim için bir şans burada yazdığım bir çok şeyi gerçekleştirmek için bir ortam. Sürekli söylediğim hiç bir sosyal medya kampanyası fan sayısı ile ölçülmez sözünün gerçekleştirmeye çalışacağım yeni bir yol. Asıl olan etkileşim ve diyalogtur sözünü ortaya koyabileceğim yeni bir alan benim için. Elimden gelenden fazlasını ortaya koymaya çalışacağım. Bana bu şansı verenlere teşekkür ederim. Burada sık sık yazamasam da ajansın yayınladığı Follow Up serisine katkıda bulunacağım. Ortadan da takip edebilirsiniz.

Saygılar.

24 Nisan 2011 Pazar

Haftalık Twitter Trendleri (17- 24 Nisan 2011)


Yine bir pazar yine bir haftalık Twitter trend listetsi. Liste ile ilgili bir kaç bilgi verip listeyi kısaca yazacağım. Listede olan verilen konun ne kadar süreyle trend listesinde kaldığına göre sıralanmıştır. Listeyi hazırlarken bana yardımcı olan site ise Twend.it sitesi.

1- Hala Madrid : Malum El Classico ayındayız. İspanyolca olduğunda sadece tahmin yürüteceğiz manası hakkında "yaşa Madrid" gibi olsa gerek. 4 harfli ya ona uydurdum ben de, acayip biraz ama neyse. :) (Hayır Google Translate yardımcı olmadı)

2- Barça : İşte Barcelona demek yahu!

3-#youdeservetobesingle : Yalnız olmayı hak ettin gibi bir manası var ama bizden değil ne yazık ki

4-#neverforget : Asla unutma demek. Yine bizden olmayan bir trend.

5-zeynep tunuslu : Nihat Doğan kişisinin Survivor adasından arkadaşı. Elendi bu hafta ondan olsa gerek.

6-hüseyin göçek : fenerbahçe'nin penaltısını vermeyen hakem. Dahası var mı? Burada olması çok normal.

7- türkiye'nin : Türkiye'nin ... (böyle yazınca küfür gibi oldu yanlış anlaşılması aman)

8- #yskistifa : Yüksek seçim kurulunun bağımsız bazı milletvekili adaylarının adaylıklarını veto etmesi nedeniyle bu listede yer alıyor.

9- #iamsotiredof : El oğlu bir şeyden yorulmuş bir hashtag çıkarmış ve trend yapmış bizimle ilgili değil yani.

10 - sinan akçıl : Yeni albüm çıkardı. Ondan burada bir de Hadise ile ilgili bir şeyler olundu yok şarkılarla laf sokmaca falan filan.

Şu an trend olan konular ise şöyle;

Hop Dedik : Betül Demir'in yeni şarkısı

ALES : Sınav bugündü bir de İzmir'de soru kitapçıkları ile ilgili sorun yaşanmış.

Sibel Meriç : Okan Bayülgen'e konuk olmuş. Bir de ufak bir polemik olmuş aralarında bir şey bir şey. ne iş yapar şarkıcıymış galiba.

Eskişehir : Trabzonspor ile berabere kalarak ligin birincisini değiştirmiş oldu.

Bu haftalık trendler böyle. Haftaya tekrara burdayız bizi izlemeye devam edin. Bir de Facebook Sayfası açtım  oradan da takip edebilirsiniz. Facebook.com/sosyalmedyahareketleri 

Saygılar.

22 Nisan 2011 Cuma

Hanna ve Facebook Hareketleri



İzlemeyi beklediğim filmler olursa burada sosyal medya hareketlerine biraz göz atarak asıl bildiğim yerden filmlere dokunmaya çalışırım. Burada filmler hakkında ahkam kesmeyi tercih etmem genellikle. Zevk meselesi işte uzatmayayım. Yine beklediğim bir film olan Hanna filminin sosyal medya hareketlerine göz atayım.

Facebook Sayfası 

Film çok büyük film olamayacak zaten yönetmeni büyük filmler yapmaz ama her zaman iyi filmler yapar( Joe Wright) Neyse sinema tarafına girmeden dikkatimi çeken bir iki noktayı söyleyeyim.

* Yapım Şirketi ipi eline almış: Disney'in sosyal medyada nasıl güçlendiğini biliyoruz. Focus Features  şirketi de adeta bu durumdan feyz almış ve yapımcılığını yaptığı ve Facebook sayfaları olan bütün filmleri bir çatı altında toplamış. Beğeniler kısmı işte bu konuda önemli burada hangi sayfanın gerçek sayfa olduğunu anlamamız daha kolaylaşıyor.

* Filmler müzikleri ile hatırlanır: Hele bir de Hanna'nın müziklerini The Chemical Brothers gibi bir grup yapıyorsa bunu dillendirmemek eksik olur bir de bu paylaşım dünyasında Facebook sayfasında da yer açmamak daha büyük eksiklik olurdu. Hanna filmi bu işi gözde kaçırmamış. RootMusic Band Page uygulamasını hemen sayfaya iliştirivermiş ve filmin müziklerini eklemiş.

* Hedefimiz belli: Duvarını incelediğiniz zaman dikkat çeken şeylerden birisi bu sayfanın kimin için yapıldığının farkında olunması. Örnek olarak övgülerden bahsederek Ain't It Cool News sitesinden alıntı yapıyor.(Bu site de neyin nesi neden bu kadar önemli diyenlere şu yazıya göz atmalarını öneririm) Filmin sketch(daha açık haliyle çekim öncesi çizgi romanvari eskizler) çalışmalarını paylaşarak işin farklı bir yönünü ortaya çıkartmaya çalışıyorlar ki bence güzel bir detay. Bu işin ciddi meraklıları var. Kısaca duvarda paylaşılan herşey geek-nerd tayfasına hitap ediyor her şekilde. Film direkt olarak geek-nerd filmi olmasa da bu içerikler ile internetin asıl etkili kullanıcılarını yakalamaya çalışmaları başarılı bir hareket olabilir.

* Tablar iyidir kullanalım : İşte burası da başarılı bir diğer ayak olmuş. Özellikle Hanna Challenge tabı filmin hikayesini bir şekilde çok basit oyunlar ile anlatmayı başarıyor bana kalırsa. Çünkü filmi yukarıda dediğim gibi büyük bir film değil bu yüzden yapılacak bütün işlerde bu yoldan yürümek gerekli. Minimalist bir duruş sergilenmesi gerekli, yapılan abartılı her hareket filmi ilerleyen yıllarda da hatırlanır bir hala getirmeye çalışan fanları en kaba tabirle ürkütmemeli. Yapılan oyunlar bu mesajı gayet başarılı bir şekilde veriyor.

Filmin sayfasında benim gözüme takılan incelikler bunlar oldu. Belki biraz fazla detaylı bile düşünmüş olabilirim. Arada sevdiklerimize kıyak geçeceğiz haliyle. Neyse bugünlük bu kadar yeter. Haftasonu 23 nisan ve ALES var ikisi de herkes için iyi geçer umarım.

Not: Hanna,10 haziranda Türkiye'de vizyona girecek.

Saygılar.

20 Nisan 2011 Çarşamba

Viral oldum, düştüm feedlere

Bu konuda yazmak için konunun biraz soğumasını bekledim. Milletin "ürünün popülerliğinden yararlanıp bir şeyler kazanmaya çalışıyor" tipinde yorumlarında uzakta kalmayı tercih ettim. Çünkü bu tip işlerde bloggerlar veya bu konu hakkında ve kendini her nasıl tanımlıyorsa onlar hemen iki safa ayrılıyor. İşi çok sevenler ve işten nefret edenler. Bu işlerin genelde ortası olmaz. Sevilirsin veya nefret edilirsin bu yüzden de çok ağır eleştiriye maruz kalırsın.




Bahsettiğim olay Miles & Smiles kartın viral olsun diye çekilen videosu.(Var ya, şunun aslında amatör video olmasını o kadar çok istiyorum ki hepimizin ağzı kapansın, öylece apışıp kalalım). Viral reklam biraz erken bir tanım olarak geliyor bana. Ben de bu yüzden "Viral olması planlanan reklam videosu" olarak daha spesifik bir tanım kullanıyorum. Neyse şimdi bu konu hakkında biraz sayılara bakalım.

Yukarıda bu tarz işlerin ya sevildiğini ya da nefret edildiğini söyledim ya. İşte Viral Video Chart sitesinde en popüler olan global viral reklamların likes/dislikes oranlarına bakalım.

1- evian baby inside - US version : 56 likes - 2 dislikes

2- Unbelievable David Beckham : 9,568 likes, 1,029 dislikes

3 - Volkswagen Commercial: The Force : 142,113 likes, 2,285 dislikes

4 - Skittles Touch: Cat :  14,672 likes, 651 dislikes

5 - Danny MacAskill - "Way Back Home" :  70,231 likes, 341 dislikes

Bir de bizim videomuzun sayıları ise şöyle 1,150 likes, 568 dislikes. Açıkçası bana garip geldi hele ki David Beckham'lı yavan işin sayıları ile karşılaştırınca. Galiba bir şeyler olmamıştı. (Şimdi çıkıp birisi bana 1 milyon kişi seyretti falan filan demesin. Ben ortada olan oranlara göre konuşuyorum. "Neden bu oranlar böyle?" sorusunu cevaplamaya çalışıyorum ki benim işim olmadığı halde(neden sinir yaptım bilmiyorum :-)) Üç temel noktada eleştirim olacak videoya Buyrun;

* Bu "viral olması gereken video" kimin için çekildi? Bu sorunu cevabını "yeni ortaya çıkartacağımız karta yeni müşteriler için" diye cevap vereceklerdir muhtemel. İşte sorun burada yukarıda çok izlenen videolardan hangisi yeni müşteri kazanmak için çekildiğini gösterebilir misiniz? Yavan Pepsi videosu bile bu videodan iyi oran yakalamışsa belli ki "yeni kullanıcılar" pek sıcak bakmadı bu videoya demektir. "Pepsi neden bu kadar beğeni aldı da biz neden almadık?" sorusunu sorup burada çıkartılacak en belirgin sonuç ortada "Pepsi yaptığı videoda hedef kitleyi açıkça belli etmiş(Beckham, futbolseverler ve zaten Pepsi fanı olanlar)  ve videoyu o kitleye göre optimize ederek izleyicilerin beğenisine sunmuş" Peki bu videoda olan hedef kim "Yeni evlenecekler, parası olup uçakla gezmeyi sevenler, romantikler, başka Esra Erol fanları, başka Dest-i İzdivaç takipçiler başka başka kim kaldı" Bu saydıklarımın kesişim kümesi zaten 1000 kişi kadardır. Onlar beğenmiş videoyu zaten.

* Duygu, oyunculuk, inandırıcılık vesaire vesaire ... :  Videoyu eleştirenlere bakarsanız eleştiri ayaklarından birisi de "abi çok duygusuz olmuş" eleştirisidir. Amatörden beklenti gerçekleri görmekse eğer bir çok kişinin yaptığı bu eleştiriye hak vermemek elde değil. Videonun teknik yönü amatör olmak için fazla profesyonel kaçmış gibi. Beklenti amatör yönünde olunca teknik ve oyunculuk meseleleri konusunda eleştiri yapılması normaldir. Amatör reklam videosu = viral olması durumunu bu videoları çeken arkadaşlardır.

* İnadına amatör, inadına viral : Viral olması istenen videolar illa ki amatör mü olacak? Viral olması istenen videoda amaç, insanların videoyu paylaşmasını sağlamak değil midir? Bu paylaşım sırasında fazla göze batmadan marka reklamını yapmak değil midir? Bu videoyu sıradan insanların paylaşmasını sağlamaya çalışmaktan çok Okan Bayülgen'nin Twitter hesabından ya da Gülben Ergen'nin Twitter hesabından yayılmasını izliyor olmamız bana mantıklı gelmiyor. Açıkçası bir de "aha bu kartı kullandım gezdim" diye kartın ortaya çıktığı an  zaten işi kopartan bir durum olması apayrı bir durum. Yukarıda viral olarak tanımlanan videolardan sadece bir tanesi amatör çekim ki o da vasat olduğu halde hedef kitle tarafından iteklendiği için orada. Artık amatör kafasının azalarak bitmesi gerekmiyor mu?

Çok başarılı bir tv reklam olurdu bana göre. Hele ki 118 furyasında süper bir reklam olurdu. Bu kartı satacakları kişilerin interneti iyi kullanan kişiler olduğunu düşünüyorlarsa saygılarımı sunarım. Bir de internet bedava değil mi? Viral = Amatör  kafası artık yeter başka bir şey deneyiniz lütfen.

Fikre ve emeğe sonsuz saygım var ama belli alışkanlıklara takılıp kalınca böylesine bir çok markanın tv reklamları için bile uğraşmadığı kadar emeğin gözümüze takıldığı bir iş, vasat kalıyor ne yazık ki. Dediğim gibi keşke tv reklamı olarak konumlansaydı . Neyse haddimi aşmamaya çalıştım. Reklamcı olmadığı burada en az 10 kere söylemişimdir. Bu videonun reklamcılık yanıyla ilgili konuşmamaya çalıştım özellikle. Dikkat çekmeye çalıştığım nokta hedef kitle konusuydu. Etkilemek istenen değil de paylaşım yapan kişilerin hedeflenmesi bana doğru gelmedi açıkçası. Neyse bu kadar yeter uzadı zaten.

Saygılar.

19 Nisan 2011 Salı

Bunları paylaşasım var # 67 (Sosyal Medya ve Şirket)

Bu araştırmayı birileri yayınladı mı? Görmedim ben ufak bir şekilde değinmek istedim. Nedeni ise sosyal medya konusunda benim(şirket çalışanı olmadığımdan dolayı) cevap veremediğim ve bir çok kişinin aklına takılan sorulara cevap veren bir araştırma olması.

Araştırmada ABD ve Avrupa'da 100 kadar şirkete bir anket yapılmış. Bir çok ilginç soruya yer verilmiş. Cevaplar Avrupa ve Abd olarak da ayrılmış Böylelikle  yakın olduğumuz Avrupa'da bu işlerin nasıl yürüdüğüne dair bir yorum da yapabiliriz. Malum Abd'den o kadar fazla informasyon geliyor ki çoğu zaman Avrupa'da olan güzel işleri kaçırıyoruz. Belki artık kaçırmayız Facebook Studio çıkmış bakalım. Neyse sorular aşağıda.

* Şirketinizde kaç sosyal medyaya özel çalışanınız var?

* Sosyal medya çalışanlarınızın en kıdemlisi kim? 

* Sosyal medya çalışanlarının şirket içinde nerede yer alıyor? 

* 2011 için sosyal medya bütçenizi artıracak mısınız?  

* Sosyal medya pazarlama stratejisinde daha önemli bir yer mı alıyor? 

* Sosyal medya pazarlamasının ölçümlerden bağımsız olduğunu düşünüyor musunuz?(Doğru çevirmemiş olabilirim)

* Sosyal medya pazarlama kampanyalarında ROI ölçümü yapıyor musunuz?

* Sosyal medya hareketlerinizde dışarıdan destek alıyor musunuz? 

* Sosyal medya iletişim yazılarını kim yazıyor? Ajanslar mı yoksa içeride olan sosyal medya elemanları mı?

Yukarıda olan soruların cevapları için The State of Corporate Social Media 2011 (Michael Brito) başlıklı yazıya alalım sizi. Yukarıda sorulan sorulara verelin cevaplar markaların sosyal medyaya yaklaşımlarını açıklıyor zaten. Beni araştırmadan çıkardığım; Evet herkes sosyal medyada var olmak istiyor, hamlesini yapıyor, artık aktif olarak hareket ediyorlar. Son adım olan ölçüm işini biraz aksatıyorlar. Sanırım bu sene ölçüm hikayelerini okumakla epey vakit harcayacağız.

Saygılar.

Hangi sosyal ağda aktif olamadık?



Yukarıda gördüğünüz görsel Maroon 5 grubu ve elemanlarının aktif olarak dahil olduğu sosyal medya araçlarının bir görüntüsü. 4 farklı Twitter hesabı, Facebook Myspace, Last.Fm, Youtube, Flickr, Sina Weibo, Ilike  ... gibi sosyal ağlarda aktif olarak varlar.

Elbette kullanım yöntemlerini sorgulayacak değilim sadece bir iki noktaya dikkat çekmeye çalışacağım.

Eskiden  müzik grupları veya ünlüler için sadece bir web sitesi ve bunun içinde olan forum yetebiliyordu. Artık bir çok kişi bilgileri almak için o web sitelerine uğramıyor bile. Bunun böyle olması ilk olarak  Myspace sayfalarının açılmasıyla oldu sonra Youtube, Facebook, Twitter vesaire derken bir çok kişi sadece bir sosyal ağda var olmak ile yetinmiyor. Yukarıda olan örnek sadece bir tanesi. Bunun gibi onlarca grup var yerliler de dahil buna.

Sosyal medyanın olgunlaşmaya başladığı dönmelerde bir çok kişinin aklında "Hangi sosyal ağda daha aktif yer almalıyım? " sorusu yer ediyordu. Artık o dönemler geçti ve şöyle bir sorumuz var "Hangi sosyal ağda aktif olamadık?" Artık bir sosyal ağa ağırlık verip sosyal marka veya sosyal medyayı iyi kullanan marka imajını oturtamayacak kimse. Yani bir Facebook sayfası açıp "sosyal medyada fırtınalar estiriyoruz" demek öyle kolay olmayacak. Bir yerde fırtınaları kopartırken diğer yanda itibarınız iki paralık olacak. Dönemin mecburi hareketleri bunlar, bir tane değil bütün sosyal medya araçlarını takip edebilmek. Zor mu? Evet yapılamaz mı? Hayır Mecburen herkes kendi içinde bir sosyal medya takımı oluşturup ağlardan gelen akışları analiz etmek zorunda olacak.

Sosyal medyanın asıl yükselişi bu sene olacak hele bir de geleneksel medya oyuncuları buranın varlığına önem vermeye başlarlarsa işte o zaman asıl sosyal medyanın gücünü fark edeceğiz ve artık Facebook sayfası açmaktan bir adım ileri gidip diyalog aşamasına geçeceğiz(ya buraya proaktif kelimesi güzel giderdi de sevemedim arkadaş o kelimeyi bir türlü) .

Saygılar.

17 Nisan 2011 Pazar

Haftalık Twitter Trendleri (10-17 Nisan 2011)


Geçen hafta ilk olarak yazdığım haftalık Twitter trendlerine bu hafta 10-17 nisan arasında popüler olan konuları yazarak devam ediyorum. Liste hakkında ufak bir iki bilgi vereyim. Liste sıralaması en uzun süre(saat veya gün) Trending Topics listesinde yer alan konuları listeliyor. Listeyi hazırlarken bana yardımcı olan site ise Twend.it sitesidir.

Liste şöyle;

1- Gisele Bündchen : Malum defileye geldi uzun süre listede kaldı. Bir iki gün önce listeden çıktı fakat toplamada en uzun süre trend olan konuydu kendisi.

2- Bülent Ortaçgil : Geçen hafta Beyaz Show'a konuk oldu ve etkisi hafta içinde de devam etti.

3- Amy Winehouse : Konsere geleceği açıkladı bir de biletleri biraz pahalı olunca haliyle çok konuşuldu.

4- iDo : Bizden olmayan bir trend. Bir nevi bir hashtag oyunu. İspanyolca içeriklere ulaştığım için araştırmamada hatalı bir çeviri yapmamak adına yorumlamıyorum.

5- ÖSYM Başkanı: Eee bu kadar kişiyi ilgilendiren bir konu olunca bir de üsten "Sehven" açıklaması gelince burada bulunması şaşırtıcı değil.

6-#idontbelieveyou : Bir başka bizden olmayan ama bizim listemizde yer alan hashtag. uzun süredir yer işgal ediyor listede.

7-#turkcelltweet : Turkcell'in oyununun etkisi halen devam ediyor. Daha Fazla Tweet  detaylı bilgi için.

8- Serdar Ortaç : Beyaz Show'a konuk olmuş. Albüm yapmış. Bir de 900 tane bestesi varmış. Hayırlı olsun haftaya yine bu listede yer alır.

9- #onmymind : Bizden olmayan bir hashtag daha. "Aklımda" gibi bir manası var..

10-  adam levine : Maroon 5 grubunun solisti, Türkiye'ye konser vermeye geldiler.

Şu an trend olanlar ise şöyle ;

#4sqday : Adı üstünde Foursquare Day. 16 nisan, Foursquare Day olarak dünya sathında kutlandı.

Charlie Chaplin : Dün doğum(16 nisan 1889) günüydü.

Fransız : Başbakanın Avrupa Komisyonu Parlementerler Meclisi'nde kurduğu siz "Türkiye'ye Fransız kalmışsınız" cümlesinin yansıması

#elclasico : Real Madrid - Barcelona maçının popüler bir tanımı. Bu ay bir kaç kez daha trend olacaktır.

Not: Benim blogun bir Facebook sayfası da vardı oradan da göz atabilirsiniz. Sosyal Medya Hareketleri Facebook Sayfası

Saygılar.

15 Nisan 2011 Cuma

Adam Levine demiş ...

Adam Levine, Maroon 5 grubunu solisti kendisi yukarıda olan fotoyu Twitter'dan gönderdi(Evet direkt bana gönderdi çok sevişiriz :p). Belli ki rahat etmiş uçakta Kobe Bryant'a gönderme yaparak hizmeti övmüş. Yani anlayacağınız işinizi iyi yaparsanız siz istemeseniz de birileri gelir sizi sosyal medyaya taşır. Hizmet esastır kısaca.

Sosyal medyada anılmak için birilerine bir şeyler gönderen markalara iyi bir örnek bu foto. Para vererek sosyal medya popülerliği sağlamak en kolayıdır, hizmet iyi olduğu için gelenler ise paha biçilemez. Bir de bu tarz bir gönderiyi yapan ünlü biri olunca tabii olay bambaşka bir hal alıyor. THY(artık Turkish Airlines olarak anılacaklar galiba) yaptığı Kobe'li reklam daha popüler olabilirdi demiştim demek ki benim bildiğimde daha popüler olmuş ve akılda yer etmiş en azında Adam Levine'nın aklında kalmış Kobe THY ilişkisi.

Saygılar.

14 Nisan 2011 Perşembe

Webby Awards oylamaları başladı #3

Webby Awards hakkında yazmaya devam ediyorum. 1 ve 2 numaralı yazılardan sonra şimdi de Websites ayağının iki dalından bahsedeceğim. Community ve Social Media dallarından bahsedeceğim. Birisi adı üzerinde Social Media siteleri diğeri ise farklı sitelerin özelleşmiş toplulukları.

Websites 

  Community: 

  * COLOURlovers :: Color + Design Community :  Adı üzerinde renkler üzerinde olan fikirlerin paylaşıldığı ve tasarımcılara yönelik bir topluluk sitesi. Hani "niş site, niş site" diye yana yakıla aranan girişimcilerin örnek olarak kullandığı  niş topluluk sitesi. (Kazanacak)

  *Cuteness.com Pet Community : İnsanlar iin değil evcil hayvanlar için hesapların açıldığı ve bu hesaplar üzerinden sosyalleşmeye yarayan bir site. Cuteness Rating diye bir şey var o biraz acayip insanlara böyle bir şey koysak acaba ne olurdu?
 
   *OpenIDEO :  Pepsi Refresh'in daha güzel bir dünyayı nasıl yaratırız diye düşünmeye yönlendiren versiyonu. Ortaya fikirler ve fikirlerden projeye dönüşmüş işler konuluyor ve kazanmaya çalışılıyor. (Kazanmasını istediğim)

  *Tumblr : Belki de en sorunlu sosyal ağ araçlarında biri olan Tumblr bu kadar sorunlarına rağmen halen seviliyor ve kullanıyorsa kullanıcı topluluğunun sadakati sayesinde oluyor. Bu liste doğru yer onlar için.

  *Twitter :  Tamam başlarda yukarıda olanlar gibi bir başak topluluktu fakat şimdi o görünümden kurtuldular geçen sene için doğru bir adaylık olur lakin bu sene belki biraz gereksiz.

 Social Media

 *1000memories.com :  İnsanların başkaları ve kendileri hakkında hatıraları biriktirdiği güzel tasarımlı bir web sitesi. Bir göz atın derim yeniliklerden geri kalmamak adına. Özellikle kendilerini tanıttıkları videoya dikkat.

 * Behance Network : Tasarımcıları sosyalleştiren çok bilinen bir site zaten fazla uzatmayayım.  (Kazanacak)

 * HootSuite Social Media Dashboard : Popüler sosyal medya yönetim aracı Hootsuite yine fazla uzatılacak bir şey değil biliyoruz. (Kazanmasını istediğim)

 * The Influence Project : Fast Company dergisinin öncü kişileri tanımlamak, bulmak adına yaptığı çok sıkı bir görsel düzenlemeye sahip projesi.

 * Vimeo : Popüler video sitesi biz de kapatıldıkça akla gelen lakin çok sadık bir kullanıcı kitlesine hitap eden site listede olmuş.

Topluluk ve sosyal medya adaylarına dikkat ettiysen her araç kendi topluluğu üzerinde değerlendirilmiş ve beğeni kazanmış. Yani kısaca başkalarının oluşturduğu topluluğa göz dikmeye gerek yok kendi topluluğunuzu oluşturmanız var olmanız için daha önemli ve gerekli.

Son olarak; "Bu yazı değinmek istediğim bütün konulara değinemesem de bu konular ilgimi çekti. Özellikle Online Film & Video  ve Mobile & Apps  sakın gözden kaçırmayın yine aklıma geldikçe başka yazıların içinde bu dallara değineceğim ilerleyen günlerde" demek istiyorum. Aslında yazılacak çok konu var daha kalanları kazananlar açıklanınca yazacağım artık.

Serinin diğer yazıları;

Webby Awards oylamaları başladı #1
Webby Awards oylamaları başladı #2
Webby Awards oylamaları başladı #3


Saygılar.

13 Nisan 2011 Çarşamba

Webby Awards oylamaları başladı #2

Dün ilk parçasını yazdığım Webby Awards'ın devamını yazacağım bugün. Yine sosyal medya ile direkt alakalı olan konuları yazmaya çalışacağım. Sırada Viral Marketing kategorisi var. Aslında artık "Interactive" pazarlamadan bahsedip sosyal medya ile alakalı olmayan işler çıkmıyor ama neyse şimdilik böyle, belki toparlama yazısı yapıp bu konu hakkında da yazarım.

Interactive Advertising & Media 
 
  Viral Marketing
 
  * Old Spice Response Campaign : Her halde sosyal medya viral vesaire dediğimiz her yerde Old Spice Guy'dan bahsedeceğiz. başarılı ve yapılmamış bir şey yapılınca böyle oluyor galiba.

  * Google Translate for Animals  : Geçen seneki Google 1 nisan uygulaması. Bu sene de yapıldı ya hani işte onlar. Google Translate hayvanları bile çevirdiğini bile iddia ettiği eğlenceli çalışma. Çok beğenemedim işin içinde Google olunca tabii viral olmama durumu olmuyor.

 *Mad Men Yourself :  Geçen sene en sevdiğim işlerdendi Mad Men Yourself. Kendi karikatür Mad Men karakterinizi oluşturup seçilmiş sahnelere yerleştirdiğimiz uygulamadan oluşturduğum karakter uzun süre masa üstümü işgal etti. Old Spice gerçeğini bir yana bırakırsak benim oyum buraya giderdi.

 * OK Go "This Too Shall Pass" :  Ok Go'nun süper klibi. Zihni Sİnir proceleri  gibi bir düzenek üzerinden ilerleyen klip sadece fanları değil bir sürü başka kişiyi daha paylaşmaya itti. YouTube'a göre 26 milyon kişi izlemiş. İzlenilen sayısı üzerinden yorum yaparsak yanlış yöne gideriz izlenirken yapılan yorumlar önemli. Neyse çok uzatmayalım güzel iş.

 * True Blood Live Feed :  True Blood dizisinin Facebook kampanyasının adını böyle koymuşlar. Yapılan uygulama gerçekten ilginçti daha doğrusu ""yapılmamış" bir şeydi. Bu da zaten vampirli her dizide olduğu gibi bu dizide de çok sıkı fanlar tarafından sahiplenildi. Bir diğer başarılı iş.

Son olarak; Old Spice böylesine küresel bir iş yapmamış olsaydı eğer diğer işler daha başarılı görünebilirdi.(Google'ın Translate işi bile). Bir de geleneksel medya kullandığı zaman internette ve sosyal medya nasıl başarılı işler yapıldığını görebiliyoruz. Yeni medya eski medya kavgası yapıladursun hala, ikisi bir arada gayet sıkı işler yapıyor beraber kullananlar. Biz de halen bir çırpıda aklıma gelen bir iş olmazken yukarıda 2 tane bu birleşimden doğan çok başarılı iş olması dikkat çekiyor. Yine, zaten sosyal medyanın trendleri her sene sonunda açıklandığında geleneksel medya isimlerini görmeye alışmadık mı hala?

Not: Webby Awards hakkında daha söyleyeceklerim bitmedi :) En az bir yazı daha yazacağım.

Saygılar.

12 Nisan 2011 Salı

Webby Awards oylamaları başladı #1

Sevdiğim, kazananlara her sene bir göz attığım ve oylama sürecini takip ettiğim bir etkinliktir Webby Awards. Arada bir bizden de birileri olur daha çok göz önüne çıkar daha fazla dikkat çeker bu etkinlik. Bu sene birileri var mı bilmiyorum. Daha sonuçların açıklanmasına epey bir zaman var. Ben size benim için önemli gördüğüm dallarda adaylıklar hakkında kısa notlar yazacağım. Haliyle yazacağım dallar sosyal medya ile ilgili olan dallar olacak :-) Yazıyı bir kaç parçaya bölüp vereceğim. Aslında bölmeyecektim de çok uzayacağını fark ettim.

Aslında bir çok konuda sosyal medya ile ile ilgili iş yapılmış olmasına rağmen direk adlarının için sosyal medya tamlamasını kullanan dalları sıralamaya çalışacağım.

Interactive Advertising & Media 

  Best Use of Social Media

  *Old Spice Response Campaign : Bildiğimi Old Spice Guy işte. Yani o kadar çok dillendirdim ki uzatmayayım daha önce yazdığım yazının linkini vereyim.

 * MTV VMA Twitter Visualization :  MTV'nin Video Music Awards için hazırladığı uygulama. Eğer site açılmaz ise Techcrunch'ın şu gönderisine alayım sizi. Mtv benzer bir uygulamayı Movie Awards için yapmıştı. Onun içinse Bigumigu'ya buyrun.

 * Pay With A Tweet : Tweet atarak veya bir Facebook gönderisi yazarak ödeme yapabileceğiniz anlatan sistem bizde de bir ara bir ara dillendirilmişti. Tabii o kadar büyük etki yapamayınca bir kaç tartışmada adı geçip unutuldu. Webby başarılı bulmuş ve listeye eklemiş. Adamların videosunu izleyin mantıklı bir şeyler söylüyorlar.

 * Pepsi Refresh Project : Pepsi'nin müthiş ses getiren uzun soluklu(işte önemli olan bu uzun soluklu olması) her şeyi yenile sloganlı kampanyası. Pepsi soruyor "Bir fikrin mi var?" eğer bu soruya cevabınız evetse Refresh tam size göre bir proje. (ya kusura bakmayın çok sahiplendiğim bir proje oldu sanki biraz taraflı yazdım)

 * SOUR 'Mirror' :  Japon grubun milletin ağzını açık bırak işi şimdi anlatmayı beceremeyecğim en iyisi linke gidin.
 
 Kim kazanır? Ben Old Spice alır ama Pepsi'nin uzun süreli kampaya yapma cesaretinin de göz ardı edemiyorum. İkiye bölsünler ödülü.

Yazının kalanına yarın devam edeceğim. Yoksa çok uzun sürecek bu yazı. Zaten yarışmanın sonuçlanmasına epey zaman var heyecana gerek yok.

Saygılar.

Karşılaştırmalı Facebook Sayfası

Bir çok marka bir çok ülkede faaliyet göstermekte bunu biliyoruz. Bir çok ülke için farklı fan sayfaları açtığını da biliyoruz. Bir çok marka bir adet global hesapla bu işi getirdiğini de biliyoruz. Şimdi biraz biz de aktif olan bir markanın diğer ülkelerde olan hesapları ile karşılaştırmasını yapalım.

Bu yazıyı yazarken ilk aklıma Samsung geldi. marka sürekli aktif ve bir çok ürününe bir çok Facebook sayfası açıyor. Ülke olarak Türkiye, İtalya, Fransa ve Kanada'yı seçtim. İtalya, Fransa ve Kanada'nın Facebook nüfusu bizimkinden küçük. Bu bilgiyi verdikten sonra Samsung'un yerel hesaplarını Fan sayısı, son 5 gönderide olan yorum ve beğeniler kategorilerine ayırarak yazayım. Karşılaştırma sonuçlarını siz değerlendirin. Gönderilerin sırası yakın tarihten uzak tarihe göre.

Samsung Türkiye : 

Fan sayısı : 100.005
1. Gönderi : 5 beğeni, 0 Yorum
2. Gönderi : 15 beğeni, 2 yorum
3. Gönderi :  25 beğeni, 15 yorum
4. Gönderi : 21 Beğeni, 1 yorum
5. Gönderi : 64 Beğeni, 19 yorum
Gönderi sıklığı : Günlük 2,5 gönderi

Samsung Fransa : 

Fan Sayısı : 28.000
1. Gönderi : 127 beğeni, 12 yorum
2. Gönderi : 44 beğeni, 0 yorum
3. Gönderi : 58 beğeni, 4 yorum
4. Gönderi : 54 beğeni, 7 yorum
5. Gönderi : 48 beğeni, 28 yorum
Gönderi sıklığı : Günlük 0.5 gönderi

Samsung İtalya :

Fan Sayısı : 50.777
1. Gönderi : 6 beğeni, 3 yorum
2. Gönderi :  19 beğeni, 9 yorum
3. Gönderi :  35 beğeni, 17 yorum
4. Gönderi :  26 beğeni, 16 yorum
5. Gönderi : 12 beğeni, 9 yorum
Gönderi Sıklığı : Günlük 1 gönderi

Samsung Kanada :

Fan Sayısı : 31.049
1. Gönderi : 7 beğeni, 0 yorum
2. Gönderi :  9 beğeni, 1 yorum
3. Gönderi :  12 beğeni, 0 yorum
4. Gönderi :  8 beğeni, 5 yorum
5. Gönderi : 10 beğeni, 6 yorum
Gönderi Sıklığı : Günlük 0.5 gönderi

Bu sayılara bakıldığında kişisel bir şeyler eklemek gerekirse şunu söyleyebilirim. Aktifliğin ülkelere göre ve fan sayılarına göre belli bir değişiklik gösterdiği aşikar. Samsung Fransa 28 bin kişilik sayfasıyla diğer bütün fan sayfalarında daha hareketli gibi görünüyor. Bir ilgi çekici nokta ise günlük içerik gönderme sıklığı fan hareketlerini çok fazla etkilemiyor gibi görünmesi. Bu konuyu daha detaylı araştırıp bir veri oluşturmamız gerekli. İçerik takvimi konusunda ciddi bir çalışma yaparken bu duruma dikkat çekmek lazım. Oluşan fan topluluğunun tepkilerini nasıl belirttiğini anlamak da bizim için önemli. Neyse ülkemizde olan sayfaları eleştirmeden önce diğer ülkelerde neler yapıldığını görmemiz açısında benim için yararlı oldu bu yazı. Artık bir sayfayı eleştirirken diğer ülkelerde olan uygulamalar daha çok dikkat etmem gerektiğini hatırlayacağım.

Saygılar.

10 Nisan 2011 Pazar

Haftalık Twitter Trendleri (3-10 Nisan 2011)

Bigumigu'dan Yalçın Pembecioğlu'nun önerisi ile pazardan pazara haftalık Twitter trendlerini not edeceğim. Bu not etme işi sırasında  Twend.it  sitesi yardımcı olacak. Etrafta başka haftalık analiz yapan araç bulmadım en sadesi bu olunca bunu kullanmaya karar verdim. Neyse 3-10 nisan arası ülkemizde Twitter Trending Topic listesinde en uzun süre yer alan konular ve nedenleri şunlar:



1- Alice Cooper : Sonisphere Türkiye'ye katılacak

2- Gmail Motion : Google'ın geleneksel 1 nisan uygulamaları

3- Iron Maiden : Konser verecekler. Konu ilgili şu yazıya bir göz atınız.

4- #aprilfools : 1 nisan etkisi

5- #sincewebeinghonest : Dürüstlük üzerine aslında Türkiye'de trend olmayan bir trend

6- #thingsthatpissmeoff : Nefret ederim arkadaş üzerine yine Türkiye'de trend olmayan bir trend

7- #turkcelltweet : Turkcell'in Daha Fazla Tweet adlı Twitter kampanyası.

 8- #np : Bildiğiniz Now Playing hadisesi

9- #idontbelieveyou : Sana inanmıyorum arkadaşım ne diyorsun sen konseptli Twitter trendi yine bizden değil.

10- Ösym başkanı : Şifreli sınav hadisesi malumunuz.

Şu an trend olan Amy Winehouse'u haftaya listede göreceğiz lakin dün haber oldu. Konseri olacakmış.

Ahmet Şık toplatılan kitap hadisesi ile yine akıllara geldi.

Bülent Ortaçgil : Beyaz Show'a konuk oldu. Yine akıllara düştü şarkıları.

Gisele Bündchen : Defileye geldi trend oldu. haftaya listede olacak mı?

Bu konu hakkında ilk yazım oldu. Haftaya yine aynı günde aynı konu ile burada olacağım bakalım ne konuşacak insanlar?

Saygılar.

9 Nisan 2011 Cumartesi

Bunları paylaşasım var # 66 (İnforgrafik İnfografiği)

İnfografikler artık biraz ilk yapılma amaçlarında uzaklaşıp daha çok nasıl web sitemin adı duyulur daha çok nasıl siteme hit çekerim kafasıyla yapılmaya başlandı. Elbette her infografiğin bir alıcısı vardır buna bir şey diyecek değilim. ABD'de kredi puanı siteleri ve emlakçılar sağolsunlar bu işi buraya getirdiler. Neyse konu sapmasın. "İnfografikler gerçekten "info" içeriyorsa iyidir" diyelim devam edelim. Aslında bu işi en iyi gazeteciler yapar lakin bizim ülkemizde o kıvama gelemediler henüz. Yine bir neyse diyeyim ve paylaşacağım şeyleri göz önüne çıkartayım.

İlk olarak paylaşacağım tasarımcı Ivan Cash'in İnfografikler infografiği. Ne olduğu anlatmayayım. Linke tıklamayı unutmayın çalışmanın hangi infografikler kullanılarak derlendiğini oradan inceleyebilirsiniz. benim bunun ilk gördüğüm yer ise The Next Web


Bir diğer paylaşacağım ise Penn Olson blogundan How To Create an Infographic yazısı. Bir infografik nasıl ortaya çıkartılır demişler ve dikkat edilmesi gereken noktaları sıralamışlar. İçerikten, tasarıma, infografik neye hizmet edeceğine kadar dolu bir liste hazırlamışlar. Tasarım becerisi olanlar için yararlı bir yol haritası olmuş.

Not. Gazeteciler demişken Guardian'nın hazırladığı Journalists on Twitter: how do Britain's news organisations tweet? infografiğini  gözden kaçırmamanızı öneririm.

Saygılar.

8 Nisan 2011 Cuma

Chuckandsarahwedding.com : Basit ama keyifli bir fikir

Chuck dizisi benim favori dizi listelerimin üst sıralarında yer alır her zaman. Severim izlerken eğlenirim. Dizi içinde olan göndermelerin hastasıyımdır. Chuck'ın bütün hikayesinin Tron posterin arkasına yazmasının da hastasıyımdır. Yani anlayacağınız sevdiğim bir dizi. Sürekli sallantıda olup her seferinde fanların bastırmasıyla bir sezon daha uzar ömrü. Sanırım bu konuda tek dizidir şu an. Neyse konu bu değil zaten.



Konumuz bizim yöneticilerimiz her hangi bir projeye bile blog açarken zorlanıyorken bu dizinin yöneticileri dizinin içinde olan bir olay için bile bir blog hazırlayıp takipçiler ile etkileşime girmenin yeni yollarını arıyorlar. Oldukça basit bir yöntem. (sanırım bu konuda yerli yapımlarda en cesur isim Küçük Sırlar lakin o da Gossip Girl ile olan benzerliğinden dolayı biraz göz ardı ediliyor). chuckandsarahwedding.com blogumuzun adı.

Blogun konusu Chuck ile Sarah'ın düğün hazırlıkları.  İçerik bu aralar pek ilgi alanlarıma dahil olmayan bir konuyu içerse de dizinin izleyicilerini çekecek bir iki ufak espriyi barındırmıyor da değil. Örneğin bir süre önce dizinin ilginç karakterlerinden Jeff ile Lester'in(gerçekten garip karaterlerdir) blogu ele geçirmesi gibi enteresanlıklar eklemişler. Blogun yazarı Chuck karakterinin aşırı korumacı ablası Elie. Diziyi takip edenler için hoş bir eğlencelik olacaktır. Anlaşılan her karakteri yavaş yavaş bloğa konuk olarak alacaklar. Dedim ya adamlar etkileşim fırsatını kaçırmıyorlar hemen bloğa Guest Book kısmını eklemişler. Her post hakkında yorum yaparken bir de ekstra insanların iyi dileklerini bildirmelerini sağlamışlar. Registry kısmından da enteresan bir şeyler çıkacak elbette.

Saygılar.

Gençler iyidir

Her büyük markanın bir de gençlere yönelik bir ürünü vardır hep. Otomobilciler kompakt sınıf araçları genç arabası diye sunarlar, bankalar bol taksitli, düşük limitli, sosyal imkanlı kredi kartlarını genç kartı olarak sunar, gsmciler bol mesajlı, bol internetli tariflerini "gençler naber?" diye sunarlar. Bu işlerin sosyal medyaya yansıması da her zaman şenlikli olur. Açılan sayfalar ciddi yarışmalar yaparlar günümüzün hediye birimi olan iPad dağıtmayı es geçmezler. İşte bu markaların ve hamleleri üzerinde bir kaç küçük notu burada sıralamaya çalışacağım.

* Bu markalar genellikle gençlere yaklaşırken "Gençler artık sizin de sesiniz duyulsun" cümlesini kullanırlar. Hani bir çok kişinin karşı cinsle diyalog kurmaya çalıştığı zaman kullandığı standart cümlelerde olduğu gibi. Turkcell'in yaptığı bumubumu? ve Yapıkredi Play'in yaptığı Sahne Senin yarışması gibi. Çoğunlukla da başarılı olurlar ülkemizin yegane başarı kriteri fan sayılarına bakıldığına göre. Play biraz geride olsa da böyle giderse 100 binlik bir sayfa daha olacak.

* "Başka markalar sizi anlamıyor biz sizi anlıyoruz" Bu bütün markaların iddiası neredeyse bu. Eğer gerçekten gençleri anlıyorlarsa "Neden hala fan sayfalarına insan toplamak için bir şeyler dağıtmak zorunda kalıyorlar?" sorusunu sormadan edemiyorum. Arada anlaşılamayan bir şeyler var demek ki. Diyalog önemlidir dikkat.

* Gençler videoları sever. Evet doğrudur. Severiz, paylaşırız, yorum yaparız hatta kendileri çeker ve yükler. Ama paylaşılan videoları markayla ilişkilendirmedikten sonra genç videoda olan kediyi, adamı, kadını beğenir. Seni veya markayı değil. Bir de insanlar uzun videoları izlemez unutmadan söyleyeyim.  Linkten videoları inceleyiniz.

* Gençler kurumsal bir şirkete kapağı atmak için yırtınır sonra kurumsallığa söver. Kısaca kurumsal duruşlar o kadar iyi karşılanmaz eleştirilir, özellikle gençlik sayfalarında. Gençlik sayfalarının başında web kültürüne hakim birilerinin olması gerekir. Birisi "şukunu verdim" dediği zaman bunun argo olmadığını anlamalı ya da "dikkat dedeler" dediği zaman espriye dahil olmalı. İncinin yaptıkları doğrudur veya değildir demiyorum "bunlar artık web kültürün parçalarıdır" diyorum.

Son olarak eğer gençler markayı severse alır götürür duvar moderasyonundan, içerik takvimine kadar her türlü işin ağırlığı üstlenirler. Gençler işte bu yüzden iyidir. Sosyal medyanın gücü gençlerdedir (Türkiye'den Facebook'ta olan 18-26 yaş arası üye sayısı 15 milyon) Gençlere yönelik bir çok kampanya daha yapacaklar bir çok yeni ıvır zıvır ile karşılaşacağız. Bakalım ne olacak?

Saygılar.

7 Nisan 2011 Perşembe

5.877 yorumun tümünü göster!


 Burada çoğu zaman Facebook sayfalarının düzenleri ve işleyişleri hakkında bir şeyler yazarım. Kendime göre ufak tefek kriterlerim vardır. Sayfalara eleştirilerimi bu bu kriterler üzerinden hazırlarım. Bu kriterler arasında Landing Page, duvar moderasyonu, içerik takvimi gibi şeyler vardır. Bu gün ise bu saydığım kuralların tamamen aksini uygulayan fakat her hangi bir marka veya ünlü sayfasının gönderdiği içeriklerden çok daha fazla like ve yorum alan bir sayfaya dikkat çekmeye çalışacağım.

Sayfamız Esra Erol'un Facebook sayfası hani bu izdivaç programları var ya işte Esra Erol. Bir kaç gün önce televizyon kanallarını gezerken programda olan enteresan karakterlerden birine denk geldim. Bir süre izledim sonrasında alt yazı olarak "programımıza katılmak isterseniz Facefan sayfamızdan bize ulaşabilirsiniz"cümlesini geçtiler. Sonrasında bu sayfaya bir göz atma gereği hissettim haliyle.

Normalde eleştireceğim şeyler olmasına rağmen bir şeyi o kadar iyi yapıyordu ki sayfa yöneticileri, dikkat edilmesi gereken noktanın burası olduğu fark ettim. Neydi o enteresan şey? "Güncellik" her gün yayınlanan programın görüntüleri hemen fan sayfasına ekleniyordu ve sıcağı sıcağına yorumlar alınıyordu, bir de çok temiz bir moderasyon vardı ortada. Bir çok  markanın yapamadığını Erol Erol'un "Facefan" sayfası yapıyordu. Ne güzel bir landing page var ne de diğer bilgilendirici yerlerde profesyonel dokunuşların izleri vardı. Burada su kendi yolunu bulmuş akıyordu hem de televizyon programının akışını şekilendirecek bir şekilde.

Anlayacağımız o ki bu sosyal medya davasında tek bir doğru yok. Her senaryonun bir oyuncusu var. Profesyonellikle övünmek yerine iş gören sayfalar yapmak her zaman daha iyidir. Eğer yapılan sayfa etkileşim yaratıyorsa varsın güzel bir landing page olmasın. Adamların sayfası etkileşimin diyalogun dibine vurmuşlar. Yukarıda olan beğeni ve yorum sayılarını bir iki futbol takımının bir iki içeriği dışında Türkiye'de daha önce görmedim. Bravo diyelim diğer noktalara değinmeme hiç gerek yok.

Not: Yazıyı bitirene kadar yorum sayısı 500, beğeni sayısı da 100 arttı.

Saygılar.

4 Nisan 2011 Pazartesi

Teknosa ve geç kaldığı sosyal medya

Markalar sosyal medyada var olmaları illa ki bir şeyler satmaya çalışmak için değildir. Bir çok marka "marka imajını" cilalamak ve müşteri ilişkilerini sıcak tutmak için de sosyal medyada var olmaya çalışıyor. Bu durumun son örneklerinden birisi Teknosa ve sosyal medya kampanyaları.

Teknosa sosyal medya işine göreceli olarak geç kalan bir marka. Ben blogu yazmaya başladığım zaman Teknosa resmi olarak bir sosyal medya hareketine girişmemişti. Var olan Facebook Twitter hesapları çalışanlar düzeyinde açılmış hesaplardı. En sonunda Teknosa 3-4 ay önce sosyal medyaya yatırım yapmaya karar vermiş. Facebook reklamları, Seeding çalışmaları vesaire vesaire derken üstüne bir de Türkiye'de benim bildiğim ilk  Facebook Yerler (Places) aracının isminin geçtiği kampanyayı yapmış oldular.

Bir çok kişi şimdi bu kampanyayı eleştirecek "ülen kaç kişi kullanıyor ki bu mereti" diye. Yukarıda dediğim gibi bazı işler bir şeyler satsın diye yapılmaz. Bu "Facebook Yerler" aracının isminin geçtiği kampanya da öyle bir kampanya işte. Kampanya içeriği her ne kadar indirim çeki üzerine olsa da bana göre amaç burada "Biz yenilikleri takip eden öncü bir teknoloji markasıyız" demek. Bu şekilde geç kaldığı sosyal medyaya hızlıca adapte olduğu gösteriyor. Bir de üstüne şu an en yeni araçlardan birisi olan Facebook Yerler gibi bir aracı kullanıp "gelişmeleri yakından takip eden marka" imajını pekiştirmeye çalışıyor.  Bu teknoloji satan bir marka için önemli bir hamle.

Teknosa sadece yeni araçları kullanmıyor. Sosyal medyanın en önemli ayaklarından biri olan fan iletişimini de mümkün olduğunca hızlı bir şekilde gerçekleştirmeye çalışıyor. Facebook sayfalarını gezdiğiniz zaman duvarda cevaplanmamış soru kalmadığına dikkat edebilirsiniz. Her sorulan soruya cevap verilmiş. Yakın zamanda biten Tribün Aşkı adlı yarışmalarında başarılı. Sonuçlara itiraz edip yaygara çıkartanlar yok. Buradan çıkartacağımız yarışma sürdüğü zamanlarda başarılı ve katılanları ikna eden bir süreç geçirmişler. Bence bir tane büyük ödül yerine 100  küçük ödül daha iyi bir seçim bir kişi yerine yüz kişiye dokunmak gayet başarılı bir tercih marka ve imajı için.

Son olarak teknoloji marketlerinin sosyal medyaya eğilmeleri satış sonuçlarına da bir şekilde etkileyecektir. Hatta internet üzerinden satış yapan markalar ise bu etkileri daha da farklılaşabilir. Örneğin Bimeks'in gececilere özel indirimleri sosyal medya ile beraber yol alsa hiç fena olmaz. daha çok teknoloji marketinin sosyal medyada olması iyi olur deyip fazla uzatmamdan Dell şöyle yapmıştı  hikayesine girmeden bu konuyu kapatayım.

Saygılar.

3 Nisan 2011 Pazar

Bunları paylaşasım var # 65 (Twitter'ın gerçek kullanıcıları)



 Business Insider Twitter gerçek büyüklüğü sorgulamamızı sağlayacak bir grafik vermiş. Grafiğin üstüne ilginç notları iliştirivermiş. Demiş ki

*Twitter sadece yarısı iki veya daha fazla kişi takip ediyor.
*50 kişi ve fazla sayıda kişiyi takip edenler Twitter'ın sadece %15
*1.5 milyon hesap 500 kişi ve daha fazlasını takip ediyor.
*Sadece 2 hesap 524 bin kişiyi takip ediyor.

 Şimdi bir de Twitter'a bir de buradan bakın. Kağıt üstünde 175 milyon kayıtlı üyesi olan Twitter'a başka türlü bakmamızı sağlayan bilgiler bunlar. Bu istatistiklere göre ben de 1.5 milyon kişilik azınlık içindeyim.

Bu grafik için iki kaynağı verip kısa keseyim akşama uzun bir yazı hazırlamayı planlıyorum bakalım.

Business Insider: How Many Users Does Twitter REALLY Have?
Lies, damned lies and statistics : Is Twitter’s real user base around 20 million?  (Bu yazıda ülkelere göre bir yaklaşım yapılmış ve Latin Amerika ülkelerin Twitter ağırlığından da bahsedilmiş)

Saygılar.

2 Nisan 2011 Cumartesi

En ok oyuncusu olan 25 Facebook oyunu (1 Nisan 2011)


Bu ay geçen aya göre tasarım değişikliğine gitmiş Inside Social Game. Artık bir de bu listenin günlük aktif oyuncu sayısına göre olan sıralamayı eklemiş. Bu işe kafa yoranlar daha çok günlük aktif oyuncu sayısına atıfta bulunurlar yazılarında. Günlük oyuncu listesini burada vermeyeceğim artık orijinal sayfadan okursunuz.

Uzun zamandan beri ilk kez ilk 25 listesinde yeni bir isim görmediğimi oluyor. Bu ay listeye yeni bir oyun eklenmemiş. Bu listede ileride kemikleşebilir sinyali veriyor bize ki bu hiç hoş olmaz benim için arada yeni oyunlar keşfedebiliyorum bu listeden.

Bu ayda Zynga en çok oynanan 10 oyunun 7'sinin yapımcısı. En çok oyuncu kaybeden oyunda Zynga'dann kazanan da. En çok oyuncu kaybeden oyun Cityville (5 milyon), en çok oyuncu kazanan oyun Mafia Wars (4 milyon).

Diğer kazananlar ise şöyle; Bejeweled Blitz, Monster Galaxy, Games, ZooWorld, Zuma Blitz

Diğer kaybedenler ise şöyle; Farmville, Frontierville, Cafe World, Pet Socieyt, Treasure Island, Millionaire City,

Yeni oyun olmadığı için listede burada ufak tanıtımlar yapamıyorum bu seferlik. Listenin asıl sahibi Inside Social Games sitesidir. Linkten günlük en çok oynanan oyunlar listesine de ulaşabilirsiniz. Meraklısına bunu da belirtelim. Yine yazı içinde Mafia Wars'ın nasıl oyuncu sayısını arttırdığına dair bir yorum var onu da kaçırmayın. "Cross Promotion" diye belirtmişler.

Saygılar.

Sosyal hikayeler hazırlama şeysi: Storify

Storify'ın ismini o kadar andım ki son zamanlarda burada bir inceleme yazısı yazmazsam ayıp olur. İsmini ilk duyduğum günler "dur bir iyice olsun" sonra davetiye isterim demiştim. SXSW Interactive'de adı bu kadar çok geçince artık bir inceleme yazmanın zamanın geldiğini fark ettim. Storify için küçük bir inceleme başlıyor.

Storify sosyal medya araçlarında belirlediğiniz bir konuda önünüze düşen içerikleri sürükle-bırak şeklinde bir araya getirme üzerine kurulu bir sistem. Benim gibi belli bir konuda blog yazan kişilerin işine yarayacağı kesin. Örnek olarak bir hikaye oluşturayım hemen.

Storify'a  Twitter, Flickr, Facebook Youtube'dan sürükle bırak yaparak içerik ekleyebiliyorsunuz. Örneğin görsel Flickr'dan, yazılar ise daha önceden yazdığım tweetler. Yukarıda belirttiğim gibi belli konular hakkında sosyal medyayı kaynak olarak belirleyip bir şeyler hazırlayanlar için oldukça başarılı ve faydalı bir araç ki zaten bu faydayı önceden gören El Cezire'nin İngilizce versiyonu The Stream adlı programı bu araç üzerine kurgulayarak yayınlamaya başlayacak yakın zamanda.

Storify üzerinde oluşturduğum hikayenin linki şurada. Normalde embed kodu olmasına rağmen şu an çalışmadı. Storify, sunum araçlarına bile rakip olabilir ilerleyen günlerde. Basit arayüzüyle kullanım kolaylığı sağlıyor. Storify'ı herkes bir kez kullanacak fakat uzun süreli kullanan olacak mı? sorusu biraz kafamı kurcalıyor. Standart kullanıcılara belki ilk etapta yararlı olmasa da yukarıda da yazdığım gibi belli konular hakkında belli içerikler biriktiren ve bu içeriklerden blog yazısı veya başka türlü şeyler oluşturan kişilere yararlı olacaktır.

Saygılar.


1 Nisan 2011 Cuma

Gazete Blogları ve Etik

Bugün ortalıkta basın etiği ile ilgili bir seminerden yazılar dolanıyordu. O yazıların sonunda bir de bloglar için bir etik liste ekleştirivermişler. Tabii ki liste gazete blogları için yazılmış bir listeydi. Burada hakeza benim gazete bloglarına mesafeli durduğumu ve özgürce fikirlerin paylaşılabileceği bir ortam olarak görmediğimi okumuşsunuzdur. Sağ olsunlar bu düşüncelerimi yayınladıkları etik listesiyle perçinlemiş oldular. Konu hakkında geniş bilgi için şu linke bir bakınız.

Verdiğim yazının en altında gazetede blog yazanlara dair etik ilkeler bölümüne bir göz atın. Genel bilinen kuralların yanında iki kural var ki işte özgürlük konularına takılıp kalıyor ve gazetelerde neden blog yazılamayacağını ortaya koyuyor.

*Blog yazarı, kurumunun ilkelerine uygun davranmalı ve gazetede veya televizyon ve radyoda kabul görmeyecek kişisel fikirlerini açıklamaktan kaçınmalıdır.

  Yani diyor ki senin fikrin önemli değildir gazete sahibi ne diyorsa o önemlidir. Aykırı bir şey söyleyemezsin. Söyleyeceğin şeyler radyoda veya televizyonda dillendiremeyecek kadar aykırı ise yazma. Rtükten geçemeyecek şeyleri yazma sansüre boyun eğ. Çünkü sen gazetede blog yazıyorsun akıllı ol. Fikirlerin önemli değil işte sana blog yeri verdik belki bir gün köşe yazarı olursun sus gazetenin tetikçisi ol bir gün şirinleri, olmazsa yazı işlerini görebilirsin. (Kurmaca gibi geldi değil mi? Biraz gazete bloglarını gezerseniz uzun süre gazete ile aynı frekansta yazanların nasıl artık ana sayfada yazmaya başladığını görebilirsiniz)

*Kimi özel durumlarda blog sahibinin kimliğini gizlemesi ve mahlas kullanması kabul edilebilir. 

 Kimi özel durumlarda blog sahibi kimliğini gizleyebilirmiş. Ne gibi özel durumlar? Hem yukarıda aykırı olma diyorsun hem de kimi durumlarda kimliğini gizleyebilirsin diyorlar. Anonim olmak bir haktır ve "kimi özel durum" diye bir şey olamaz, kişi anonim olmak istiyorsa olur, kimse bu isteğine karışamaz. Anonimlik millette küfür etmek için oluşmuş bir kültür değildir var olan düzende kendini güvende hissetmediği için anonimlik olmuştur. Anonimlik düşünsel bir tercihtir. İnsanların anonimliğine karışmak özgürlüğüne karışmaktır.

"Kimi özel durumlar" ve "kabul görmeyecek düşünceler" kısımlarının tanımlarını yapmadıkları sürece hiç bir gazete blogçusu özgür hareket edemeyecektir(Bu tanımlar yapılamaz zaten kimse kusura bakmasın). Keyfi yaptırımlar ile karşı karşıya kalır. Birilerinin kafası estikçe bu etik kurallara dayandırarak blog yazıları siler. Silmiştir de pek gözümüze ilişmemiştir kol kırılır yen içinde kalır misali.

Agresif bir yazı oldu biraz ama kusura bakmayın. Böylesine ucu açık şeyleri kural deyip birileri önümüze koyarsa ben de böyle yazılar yazmak zorunda kalırım.

Saygılar.

Facebook Sayfası