Linkedin sosyal ağının ne işe yaradığını yazmayacağım haliyle yani en azında benim blogumua bir şekilde denk gelen kişilerin "Linkedin 101" veya "Linkedin nedir?" gibi yazıları okumuş olduğu varsayıyorum. (Yazar burada "Sosyal Medya Nedir?" sunumları ile karşılaştığı için rahatsız olma durumuna atıfta bulunuyor)
Neyse boş konuşmayalım. Linkedin'i markalar bir şekilde kullanmaya çalışıyorlar. Linkedin diğer ağlara göre etkileşim yaratma konusunda epey zorlu bir sosyal ağ olması şahsi tecrübelerimden bildiğim bir nokta. Doğru konuları bulmak, bu konular üzerinden etkileşimi yürütmek epey zorlayıcı olabiliyor. X bir sosyal medya ajansı Linkedin için içerik üretme konusunda zorlanacaktır. Nihayetinde bizimkiler sadece "yaptıysanız like ediniz" kafasında içerik üretebiliyorlar. Fayda sağlayan içerikleri üretmek konusunda epey başarısızlar. Fayda sağlayan pazarlama konusunda bir kafa da yeni yeni türüyor zaten. Linkedin bu tip bir pazarlama akımı ile hali hazırda var olan içerik pazarlaması işini güzelce karıştırıp iyi geri dönüşler alabileceğiniz yegane sosyal ağ olacaktır. Pazarlama işine girmeyelim ben ne pazarlamacıyım ne de reklamcı bunu memlektin her iki iş için yetiştirdiği gurular konuşsun.
Benim asıl yazma amacım Linkedin'de tecrübe ile öğrenebileceğiniz bir iki detaydan bahsetmek. Şöyle;
*Linkedin'de Şirketler için profil sayfası açmak tam bir işkencedir. İlk etapta istedikler daha önce kullanılmamış bir eposta uzantısına sahip bir eposta adresine sahip olmak gerekir. Yani Gmail, Yahoo veya başka popüler hesaplardan şirket sayfası kuramazsınız.
*Linkedin'de şirket sayfası açtınız mı kapatmak için müşteri hizmetleri ile konuşmanız gerekiyor. Yani açtığınız sayfayı öylece kapatamıyorsunuz. "Şirket kapatıldı mı? Birleştirildi mi?" diye soruyorlar. Yani Linkedin'de kalmak için çaba sarf ediyorlar.
*Linkedin gruplarında moderasyon konusu çok detaylı bir şekilde kontrol edilebiliyor. Gruba katılacak kişilerden yazılacak içeriklerin tamamna yayınlama konusunda müdahale edebiliyorsunuz. Kullanıcılara özel yetenekler aktarıp özel yayıncı kullanıcılar atayabiliyorsunuz. En fazla 10 grubun yöneticisi olabiliyorsunuz en fazla 50 gruba dahil olabiliyorsunuz (bu rakamdan tam emin değilim aslında)
*Reklamlar genellikle iyi CTR yakalıyor ama reklamınız iş ilanı aramak üzere konumlu ise kesinlikle ilanları satın almanız gerekli. Yine burada Linkedin'nin pozisyonel hedefleme özelliklerini kullanabiliyorsunuz.
*Kredi kartınızı kullanıp satın aldığınız reklamlarda video kullanabiliyorsunuz. Türkçe metin kullanabiliyorsunuz bir süredir. Ek olarak Linkedin küçük işletmeler için doğru bir mecra olmayabilir tıklama maliyetleri çok yüksek seviyelerde seyredebiliyor. Facebook'tan neredeyse 10 -12 kat fazla.
*Facebook'ta olan Pazar Yeri (marketplace) Sposored Stories (Arkadaşın geldi sen de gruba gel) kafası reklam modellerinden son kullanıcının kullanacağı şekilde bir düzenleme olmadığından Linkedin gruplarının reklamları için 3. parti bir mecra ile çalışmanız gerekiyor ki buradan gelecek geri dönüşün fiyat performansı tatmin etmeyecektir. Çıkıp elden insanlara Flyer dağıtırsanız daha mantıkılı olabilir.
*Müşteri hizmetlerin Türkçe ulaşabiliyorsunuz bu da yeniliklerden birisi.
*Şirket sayfalarına Facebook'ta olduğu Cover Photo geldi Linkedin sayfaları için. Bu da tasarımsal bir yenlik etkili olacak mı bilmiyorum ama Linkedin'ın aşırı kurumsal .gov.tr gibi yapısını biraz renklendirdiği gerçeği yadsınamaz.
Bu seriye devam edeceğim sanırım tecrübe ettikçe size buradan bişeyler aktaracağım.
Saygılar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder