30 Aralık 2010 Perşembe

Satmıyorsan paylaşma!

Konsol Üssü programını konsol oyuncuları bilir. Ben de boş vaktim olduğu zaman takip ederim. Hem keyifli sohbetleri hem de oyun dünyasından gelişmeleri kaçırmamak için.

28 Aralık Salı  günü yayınladıkları programda Microsoft Türkiye'nin Twitter hesabında olan bir noktaya temas ettiler. Microsoft memlekette kendileri tarafından satılmayan Xbox'ın Kinect aparatının reklamının yapılıyor olmasına şaşırdıklarını söylediler. Bu eleştirinin anlaşılır tarafı vardı. Artık bu ürün konsept bir ürün değildi parasını veren herkesin alabileceği bir üründü. Konsept ürün tanıtımlarını görmeye alışığız fan sayfaları ve Twitter hesapları aracılığıyla. Bu tanıtımlar markanın yapabileceklerine dair bir mesaj olması için önemlidir. Konseptlerin tanıtımlarının neden yapıldığını anladık peki ya resmi kanallardan satılmayan bir ürünün tanıtımı neden Twitter hesabı ile yapılır?


 Açıkçası bu konuyu ben de anlamlandırmaya çalıştım fakat tam olarak bir şey oturtamadım kafamda. İlk olarak aklıma bak Sony Move yaptı bizde de Kinect var gösterişi yapmaktı ama yine de Sony'nin Move aparatını memlekette satılan bir ürün olduğunu hatırladım. Kısaca Microsoft'a şunu sormak gerekli eğer bir ürünü satmıyorsanız neden reklamını yapıyorsunuz? Tamam konsept olsa yukarıda dediğim gibi "biz bunları yapabiliyoruz" demek için parlatın markanızın adını.

Twitter'da bir marka bir şeyler paylaşıyorsa takipçiler bu paylaştığı şeylere ulaşmak ister ki siz de paylaştığınıza göre bunları takipçilerinize ulaşmasını istiyorsunuz demektir. Takipçilerinizi, paylaştığınız içerikler ile yersiz beklentiye sokmak hoş karşılanmaz ve hoş karşılanmadığı gibi bir de hakkınızda çok kötü konuşabilir insanlar. Takipçi bu paylaşımlar ile onunla dalga geçtiğinizi düşünür. Tanıtılan ürüne ulaşılmamasının tek nedeni "ürünün prototip olması" olmalıdır. Microsoft yetkilileri de bunun böyle olacağını tahmin etmemişlerdir(ya da etmişlerdir fakat önemsememiş olabilirler). Çok büyük bir olay olmasa da Twitter'da içerik paylaşım mantığını göstermek için iyi bir örnek oldu.

Son olarak Twitter'da markanızın adı geçen her şeyi paylaşmamanız gerekli. İçerik takvimi(poliçesi de denilebilir) deyip duruyorum burada buna uygun davranmanız gerekli. Eğer oluşturduysanız tabii olarak. Neyse uzatmayayım. Konsol Üssü ekibi net bir şekilde dertlerini anlatmışlar videoyu ve videonun yorum kısımlarından konunun Microsoft ile ilgili olan tarafını ayrıntılı olarak okuyabilirsiniz. Aynı zaman yazılan tweetlerin oluşturduğu algıyı da anlayabilirsiniz yine yorum kısmından.

Not: Şimdi yiğidi öldür hakkını yeme Paper.li kullanan başka bir marka sayfası görmedim çok akıllıca bir kullanım. Bravo :)

Not 2: Bir ürünü ithal etmek çok zormuş onu öğrendim servis ayarlanacak bir sürü işi var diyor yetkililer ama Microsoft'tan bahsediyoruz :)

Saygılar.

29 Aralık 2010 Çarşamba

Sosyal Medya ve Kültür Sektörü

Bankaların, otomotivcilerin sosyal medya hareketleri gibi sektör yazılarına uzun süredir  kültür sektörünü de eklemek istiyordum. Bu konuda ufak tefek araştırmalar yapıp kenara atıyordum ki Emre Erbirer'in hazırladığı bu güzel sunumu yayınladığını gördüm dün akşam. Ben de kültür sektörü hakkında yazacağım yazıyı ileri bir tarihe erteledim. (Evet işten kaçtım yine :-)

Bu sunumun önemli özelliklerinden birisi Emre Erbirer'in bir sektör profesyoneli olması yani kısacası içeriden birisi tarafından hazırlanmış olması. Olanı biteni en iyi şekilde bilen birisi tarafından, sektörün sosyal medyaya bakışını iyi bilen birisi tarafından hazırlanmış olması önemli. Bu tarz çalışmaların daha çok olması gerekli. Nedeni ise benim gibi blog yazarları sektör profesyoneli olmadığı ve gerçek deneyimlere sahip olmadığı için bazen sektörler hakkında doğru çıkarımlar yapamıyor olmamız. Çoğu zaman el yordamıyla yorumlar yazıyoruz. Sektörün ihtiyaçlarını ve sosyal medyanın sektöre sunduklarını bilen kişilerin yaptığı gibi kavramları tam olarak insanlara aktaramıyoruz. Sektör profesyonelleri tarafından gerçek deneyimler ile yapılmış çalışmalar bir çok markanın kurumun sosyal medyaya bakışını yeniden şekillendirmesine yardımcı olabilir.
 
Sunumun sahibine bir şey sormak istiyorsanız Twitter'dan ulaşabilirsiniz, yardımcı olacaktır. Zaten sunumun sonunda diğer sosyal ağ hesapları da bulunmakta.

Saygılar.

28 Aralık 2010 Salı

Bunları paylaşasım var # 52

Bugün size iki adet liste paylaşacağım. Visual Economics en iyi infografikler listesi ve Make Use Of sitesini en vatandaş gazeteciliği için ile oluşturulmuş siteler listesi.

Visiual Economics sene içinde farklı konular için hazırladığı infografiklerin en iyilerini seçim bir sene sonu seçkisi hazırlamış. Bu infografikler arasında sosyal medya grafikleri olduğu gibi diğer dünya istatistikleri ile oluşturulmuş. Konular arasında Dünya sağlık harcamaları, BP olayı, Facebook ekonomisi gibi konular var. Bir çok infografik gözünüzün önüne çıkmış olsa da sene boyunca gözden kaçanlar için liste;

VisualEconomics.com Best Infographics of 2010 

Dİğer liste ise burada sık sık yer verdiğim bir site olan Make Use Of sitesinin hazırladığı bir liste. Citizen Journalism ile haber yayını yapan siteler listelenmiş. Bu listeleme yapılırken Citizen Journalism fikir özgürlüğüne dayandığı unutulmamış. Wikinews, Newsvine, CNN iReport gibi kulağım aşina olduğu sitelerin var olduğu listenin linki ;

7 Citizen Journalism Websites For Crowdsourced News 

Saygılar.

27 Aralık 2010 Pazartesi

Araba Veriyoruz!



Bir ay önce Twitter hesabımda "Otomotivcilerin Facebook fan sayfalarının patlatacak şey bana göre araçlarının Matchbox veya Burago gibi modellerini içeren bir kampanyadır" gibi bir cümle kurmuştum.(Şimdi hesapları patlatır mı bilemem bakalım öylesine bir tahminde bulunmuştum zamanında ne olacak göreceğiz :-) iyi kıvırdım ama değil mi?) Bir baktım yılbaşı yaklaşınca iki marka birden sosyal medya hesapları aracılığıyla model araç vermeye başlamışlar. Yılbaşı kampanyası ikisi de, ikisi de yakın zamanda başladı. Denk gelmişler ya da magazinci tabiriyle pişti olmuşlar. Şans diyelim markaların kampanya linklerini verelim meraklısı gidip yarışsın.

Nissan Türkiye bu yarışmayı Facebook hesabında yapıyor. Seni ifade eden kelimeyi belirle maket kazanma şansı yakala diyor. Nissan Türkiye Facebook sayfası 

Fiat Türkiye ise Twitter'da sorduğu sorulara cevap verenlere Linea modelinin maketini veriyor. Konu ile ilgili Facebook'ta yer alan bilgi şurada.

Video ne alaka derseniz zamanında "kupon toplama çılgınlığı" üzerine Levent Kırca'nın bir parodisi. Şimdi ise bu parodi sosyal medyaya uyarlanmayı bekliyor. He tabii College Humor veya Funny or Die gibi sitelerimiz olmadığı için geçmişte kalan bu video ile yetinmek zorundasınız. Sadece internete özel bir komedi kanalının eksikliğini hissetmiyor değiliz.

Saygılar.

26 Aralık 2010 Pazar

Toparlıyoruz # 8 : Bloglar

Bu senenin mart ayında Blog etkisi adlı bir yazı yazmıştım. O yazıdan bu yana 9 ay geçmiş. Çok uzun bir süre bu şekilde hızlı gelişen, değişen, yeniden şekillenen bir ortamda. O yazının bir kaç alıntı yapıp bu sene olan blog hareketlerine bir bakış açısı getirmeye çalışacağım.

Blogu yazmaya başladığım zamandan bu yana bir çok kez blogger etkinliği yapıldığının haberini okudum. Özellikle bu yaz bloggerlar etkinliğe doydu. Bir çok marka etkinlik yaptı hatta bazıları bir kere ile kalmadı. Her hafta bir yerlerde bloggerlar olarak toplandı şu ajansa teşekkür ederiz yazılarını okuduk. Çoğu kez markaların isimilerinden önce ajansların isimleri yazıldı. markalar sadece bir yemek ile bir iki promosyon ürünü ile bloggerlara yazı yazdırabilme şansına ulaştı. Biraz ajanslar biraz bloggerlar sayesinde markalar blogları bedava bir reklam mecrası olarak algılamaya başladı.

Bir çok blogger markalar hakkında ciddi ithamlarda bulundu çok azı iyi şeyler yazdı ama herkes markalara bir şeyler anlatma çabası içindeydi. Markalar tarafından görünmek belki blog yazma motivasyonlarından birisiydi kim bilir?

Markalar tarafından ciddiye alınan bloggerların bazı kendilerini diğer bloggerlardan üst olarak görmeye başladı. "Yahu sen kim oluyorsun ben x markasından y kişisiyle oturup konuşmuş kişiyim" triplerini çoğu zaman görmüş olduk.

"Bu blogger etkinlikleri  çok olmaya başladı" serzenişlerine verilen cevaplar ise bir çok kişinin aslında o blogger davetlerinin neden yapıldığını anlayamadığını ortaya koydu. "Sizi çağırmadılar diye eleştiriyorsunuz" .

Bir çok ajans blogger etkinliklerini "sosyal medya kampanyası yaptık çok güzel oldu" diye markalara dayadı. Kanıtlamak için de bak hakkınızda şu kadar blog yazısı yazıldı örnekleri verildi. (Blogger etkinliği sosyal medya kampanyası değildir. Kampanyanın sadece bir ayağıdır arkadaş şu ayrımı bir yapın ilk önce(O elini indir :-). Sen nereden biliyorsun? sorusuna cevabımı Google yardımı ile "en iyi sosyal medya kampanyası" aramasını muhtelif diller yaptığımda çıkan sonuçlardan hiç birinin blogger etkinliği olmadığı öğrendiğimden beri bu ayrımı yapıyorum naçizane)

Yukarıda blog etkisi yazısından bahsetmiştim. İşte o yazıda şöyle bir şey yazmıştım.

  *Hangi siyasetçimiz aman blog yazarları ne der diye bir cümle kurabilir? (Sarah Palin , Jay Leno'ya konuk olduğunda ağzından çıkan hatalı bir sözün blogosferden yankılarından dem vurabiliyor)

*Hangi ünlümüz "Yahu blog yazarları bizi bu gece asacak yine" gibi bir cümle kurabiliyor. (Hollywood starlarına Perez Hilton etkisi)

* Hangi film sadece bloglardan aldığı etki ile iyi gişe yapabiliyor. ( Bilimum hollywood bilim kurgu filminin bloglar ile yaptığı incelenebilir)

* Hangi büyük yönetmen blog yazarından bahsederken ondan korktuğunu söyleyebilir.(Quentin Tarantino'nun Aint it cool 'un sahibi Harry Knowles için söyledikleri) 
Şu yukarıda yazdıklarımın aynen kalmasına üzülüyorum. Neyse bu durumları bir sene geçmeden o yazının üstünden yazmak istemiyorum.

Not: Yukarıda yazdıklarım eleştiri değil sadece olan şeylere bir not düşmek. Seneye burada olursam bakıp gelişmeleri anlamak için. Yani bir referans noktası kendim için.

 Saygılar.

25 Aralık 2010 Cumartesi

Tavrını seç!

Eskiden bir reklam vardı hatırlar mısınız? "Verdure'ni seç!" diye bayağı bir dönmüştü tvlerde. Neyse konuyla alakalı değil ama aklıma geldi yukarıda olan başlığı atınca. Asıl konuya dönersek bir çok marka sosyal medyada aktif olmaya başlarken bir strateji üzerinden ilerliyor. Bir çoğunda sosyal medya tavrının belirlenmesi adlı bir başlıkta yer alıyordur. Bana göre bu tavır belirleme başlığı üzerinde ciddi çalışmalar gerektiren bir konu.

Bir çok kişi ünlü olurken belli bir tavrı ile anılmıştır ya da bu tavır sayesinde ünlü olmuştur. Nil Karaibrahimgil'in umursamaz tavrı bir de ona uygun olarak yaptığı şarkılar, Ajda Pekkan'ın diva tavrı ve gazetecilere yaklaşımları veya Beyazıt Öztürk'ün ailemizin Beyaz'ı tavrı gibi durumlar bir çok kişinin ününe katkıda bulunmuştur. Hatta bu tavırları onların bir çok zaman göz önünde bulunmasını sağlamıştır. Bunların tamamı bir stratejinin gereği yapılan hareketler olarak düşünmüşümdür. Yukarıda verdiğim örnekler değil sadece, diğer bütün ünlüler için geçerli. Bir çoğu tavırlarının üzerine kariyerlerini inşa etmişlerdir.

Bir çok marka sosyal medyaya giriş yapmadan önce tavırlarını belirleyip bu tavırlar üzerine sosyal medya yol haritasını belirlemeleri gereklidir bana göre. Bir iki örnek ile anlatmaya çalışayım demek istediklerimi.

* Bir banka sosyal medyaya giriş yaptığı zaman bu bankanın tavrını sosyal medyanın pek hazzetmediğini düşündüğümüz. kurumsal olarak belirlemek zorunda. Kimse "en azından ben" bir bankanın kakara kikiri hurra şekilde bir sosyal medya hesabı olmasını istemem. Sosyal medya kurumsallığı yıkan bir kavram olsa da bir bankanın kurumsal duruş sergileyememesi insanların banka hakkında farklı algılar geliştireceğini  unutmamak gerekir. Bankalar kampanyalarda ayrı bir tavır ortaya koyabilir elbette bazen eğlenceli işlere imza atıyorlar. Burada da somurtup durmasınlar ama bu durumun kampanyaya özel bir farklılaşma olduğunu insanlara hatırlatsınlar.

* Bir çok konuda sosyal medyada hesap sahibi olan şirketler ise ürünlerin hedef kitlelerini iyi belirlemeleri lazım. Örnek olarak Ülker grup markası Ülker adı altında kurumsal yüzünü sergilerken ürün sayfalarında farklı tavırlar bürünülmesi beklenilebilir. Ülker adlı sayfada "komikli foto" paylaşmak pek doğru gelmese de hedef kitlesi farklı olan bir üründe paylaşılan "komikli foto" iyi reaksiyonlar ile karşılaşması çok normaldir bana göre beklenendir.
 
* Bir tekstil firması yine hedef kitlesini doğru belirleyip ona göre hareket etmelidir elbette. Örneğin LCW ve Kığılı markaları tavırlarını farklı seçmelidirler. LCW bir genç markası iken Kığılı bir yetişkin markası olarak algılanmaktadır. Kığılı bir tweetinde bir smiley kullanılması markaya yersiz bir zarar verebilir. Hedef kitlesi tarafından eleştiriler alabilir. Herkes gülebilir ama daha önce hiç bir tweetinde smileyi kullanmamışsanız bir smiley size ciddi eleştiriler getirebilir. LCW ise her türlü eğlenceli aksiyonunu sosyal medyaya duyurabilir hedef kitlesi ile iletişimini renklendirmek amacıyla.

 Son olarak; sosyal medyaya girer iken burada takınacağınız tavrı başta belirleyip bütün sosyal medya içerik takvimini buna göre belirlemelisiniz. Hedef kitlenizin ne istediğini iyi analiz edip tavrınızı doğru seçmeniz fanlarınız ve takipçileriniz ile iletişiminize büyük katkıda bulacaktır. Her ne kadar sosyal medya kurumsallığa karşı bir duruşa sahip gibi gözükse de bir çok sektör sosyal medyada var olacağız adımızdan bahsettireceğiz niyetine profesyonel duruşlarına ihanet etmemeliler. Zaten bu işler sosyal medyaya girerken ajanslarınız veya departmanlarınız ile öncelikli konulardan olacaktır.

Saygılar.

24 Aralık 2010 Cuma

Bu 3 şeyi unutmayalım

Çevrim içi itibar yönetimi sosyal medya popüler olduğundan beri sosyal medya ajanslarının dilinden düşürmediği bir kavram. Bu kavram konusunda bir sürü ıvır zıvır var ortada biliyorsunuz. Herkes bir şey söylüyor. Elbette her şeyin uzmanı olduğu gibi bu konunda uzmanı var olduğu duyuyoruz etrafta. Neyse konu bu değil yine. Ben itibar yönetmek için 3 şeyi aklımızdan çıkarmamamız gerektiğini düşünüyorum. kısaca yazıp geçeceğim.

* Sosyal medya unutmaz! : Evet bu böyle ne yazık ki. 5 sene önce bir forumda ders düştüğünüz birisi bir gün gelip Twitter'da başınıza ekşir. O ekşimez ise eskiden bu kadar yoğun olmayan sosyal ağlarda bu tartışmanızda size karşı olan kişiler aleyhinizde propaganda yapmaya başlar. Hele bir de bu takıştığınız kişi sözlük yazarıysa dönüşü yok. Bu durumundan kurtulmanızın aslında birkaç çözümü var. En başta bu olaya girmeyeceksiniz ya da bu olanları net bir şekilde açıklayacaksınız.

* Ekran görüntüsü almak o kadar zor değildir : Bir çok kişi Twitter ve Friendfeed gibi hayli hızlı akan sosyal ağlarda bir parmakları Print Screen tuşundan bekliyordur. Emin olun o kadar çok kullanıyordur ki o tuşu bu görüntülerden sadece bir tane değil 10'larca vardır o şahıslarda. Bir gün önünüze görmek istemediğiniz bir şey çıkartmak için beklerler. Bu durumda yapılacak şey görüntüleri gördükten sonra konuşmak. Eğer gerçekten görüntüler sizin itibarınızı zedeleyecek bir şey ise yapacak şey yine blogunuzda,  Twitter hesabınızda bir açıklama yapmak olacak.

* Herkesin bir etki alanı vardır. Eğer birisi ile bir diyalog sonucu ters köşelere düşmüş iseniz emin olun o kişiyi seven bir çok kişiyle de ters köşeye düşmüşsünüzdür. Herkes evet herkes bir topluluğa dahildir.(Y jenerasyonunun özelliklerinden biridir bir topluluğa ait olmak) Bu topluluklar ile hareket eder, bu topluluklar ile sever, bu topluluklar ile nefret eder. Her topluluğun ezeli düşmanı vardır ve bu düşmanlar arasına girmek çok da zor değildir, sadece kişinin bir blog yazısına ters bir yorum yapın otomatik olarak karşı köşeye gidersiniz. Twitter gibi bir ortamda kimin ne kadar etkili olduğunu bilemeyebilirsiniz (Herkes Klout puanı peşinde koşmuyor arkadaş) bu yüzden herkese eşit mesafede durun mümkün olduğunca. Hiç ummadığınız bir kişi çılgın bir foruma üyedir ya da acayip tutulan bir blog yazarıdır belki de çok sevilen bir sözlük yazarıdır.

Sosyal medyada bir kavgaya bulaşmamak çok kolay değil. Bir de bu kavgadan üstünüze bulaşan çamurun gitme garantisi de yok. Eğer ben bu çamur ile yaşayamam derseniz baştan girmeyin sosyal ağlara. He eğer ben çamura bulaşmamayı beceririm derseniz sosyal ağlarda var olmamanız büyük eksiklik.

Son olarak şunu söyleyebilirim, sosyal medyada yazdığınız her şeyin hesabını verebiliyorsanız bu yukarıda yazdığım olayların sonuçlarından çok çabuk sıyrılırsınız. Sosyal medyada şeffaflık ya da hesap verebilirlik büyük nimettir. Becerebilen sosyal medyanın en güvenilir insanlarından biri olabilir.

Saygılar.

23 Aralık 2010 Perşembe

T-box, Foursquare, 1+1

T-box Foursqaure üzerinden bir kampanya kurgulamış demiş ki "Beyoğlu mağazamıza gelin check-in olun aldığınız ürününün 2.si bedavaya gelsin". Her zaman olan basit kurgu eğlence mekanlarında daha sık gördüğümüz kurgunun bir mağazaya uyarlanmış hali. T-box'a yakışan bir kampanya T-box'un genç marka yapısıyla örtüşmüş gibi görünüyor ilk bakışta. Buraya kadar her şey normal görünüyor fakat beni bir iki durum rahatsız etti. Eğer markayı sosyal ağlarda temsil ve takip edenler varsa umarım yanlış anlamazlar. Kişisel görüşlerimdir.


 * Yazıyı yazmadan önce T-box markasını web sitesine girerek konu hakkında bilgi almak istedim. Sayfayı ilk açtığımda kampanya ile bilgi bulamadım. Sonrasında bir arkadaşın sosyal ağlarda paylaştığı linki gördüm. Ondan sonra bu kampanyanın nasıl işlediğini öğrenmiş oldum. Sosyal medya hakkında iş yapıyorsanız bana göre web sitenizde büyük puntolarla bunu duyurmanız güzel olur. Belki bir iki aramadan sonra bir bilgiye ulaşabilirdim ama uğraşmadım. Kampanyayı sorumlusundan dinlemek isterdim bunu bulamadım.(Resmi web sitesi bu konuda sorumlu kişidir benim için,duyurulara ana sayfada yer verilmiyorsa şüphelenirim T-box alan adı ile ilişkili bir link olsa bile)


* Bir Facebook fan sayfanız varsa sosyal medyaya yönelik her türlü gelişmeyi buradan da duyurmanız lazım. Yani  sosyal medya kampanyası yapalım denildiği zaman bu işler ilerlemez. Foursquare'da olup Facebook'da olmamak bana şu durumu hatırlatıyor. "Abi sosyal medyada yeni bir servis varmış onunla ilgili bir şeyler yapılınca insanların hakkında çok konuşuyorlarmış, orada bir kampanya yapalım, zaten fan sayfamız var Facebook bitti o tamamdır". Facebook fan sayfasında yaptığınız işi duyurmamak ne yazık ki yeni aceleye gelmiş izlenimi veriyor ki fan sayfasına bir girdi yapmak o kadar zor olmasa gerek. Şifrelerinizi kaybetti iseniz bilemem.

Kısaca beni rahatsız eden iki şeye değindim. Önemli gelmeyebilir size ama eğer böyle vizyoner davranıp lokasyon bazlı servislere iş yapıyorsanız yukarıda olanlar kadar basit şeyleri gözden kaçırmasanız bence iyi olur. Tabii bir de "fake mayorluk" durumu var. İnsanlar "fake mayorluk" için uğraşacak muhtemelen, kampanya bütçesi bunu ayarlamıştır( olabilir, olmaz mı? :-)) Yılbaşına kadar varsın her gün bir sürü "fake mayor"un olsun bunu amorti edecektir ya da bütçe kalemi olarak eklenecektir. Bu takılınacak bir sorun bile değildir bana göre. "Sosyal medya bedava değildir" kavramını zaten ajans söylemiştir markaya :-)

Son olarak eğer bir sosyal medya işine giriyorsanız bir sürü lakırdı ile karşılaşacaksınız iyisiyle kötüsüyle ama şundan emin olun Türkiye'de hiç bir sosyal medya kampanyasını yerle bir edecek kadar güçlü bir troll kafası yok. İnci sözlük derseniz inci sözlük saldırılarının tamamı bilinçsizce yapıldığı için korkmaya gerek yok :-)  T-box'u tebrik etmek lazım , yaptıkları işin altına girdikleri için. Foursquare ile ilgili yapılan her iş en kolay eleştirilen işler oluyor, bir çoğu kendilerinin yaptıklarına bakmadan eleştiri getiriyor konu hakkında. Neyse bu başka bir konu :-)

Not: Yukarıda yazdıklarım olmadan da bu iş ilerleyecektir büyük ihtimal ya aslında belki de o kadar önemli değildir yazdıklarım :-)

Saygılar.

22 Aralık 2010 Çarşamba

Bunları paylaşasım var # 51

Facebook 2010: The Saga Continues
Flowtown - Social Media Marketing Application

İyisiyle kötüsüyle bu sene benim toparlamaya çalıştığım Facebook ile ilgili haberleri için oluşturulmuş infografik. Haberleri 4 parçaya ayırmışlar Kilometre taşları, Satın Almalar, Skandallar ve negatif durumlar ve Yeni özellikler. Benim hatırlayamayıp yazmadığımı bir çok bilgi bu infografikte yer alıyor.

Kaynak: Flowtown

Saygılar.

Toparlıyoruz # 7 : Sosyal Oyun

Sosyal oyunlar için bu seneyi "altın sene" olarak adlandırsak hata etmiş olmayız herhalde. Bu durum zaten hem şirket satın almalarıyla hem de yatırım miktarlarının büyüklüğü ile  altın sene tanımlamasının da altını doldurabiliriz. Bu sene Zynga, Playdom, Rockstar, ... diye bir kaç seneye kadar adını duymadığımız yapımcıların isimlerini sık sık duymaya başladık. Sonrasında EA ve Disney satın alma yöntemiyle Ubisoft ise kendi geliştirdiği oyunlar ile sosyal oyundan pay kapma savaşına girdi. Yıl sonunda bir mutlak galip Zynga olarak görünüyor.

Zynga özellikle oyun yayınlama zamanlarını çok ayarladı. Bana göre tam oyuncu kaybettiğini düşündüğüm zamanlarda oyunlarını yayınladı. Bu durum Frontierville ve CityVille için geçerli. CityVille şehir kurma oyunlarının yükselişini farkeden Zynga'nın son hamlesi oldu ve müthiş bir oyuncu sayısını yakaladı. Her yeni oyun çıkardığında yeni çıkan oyun ile birlikte diğer oyunlarda oyuncu arttırdı. Oyunların teknik yapılarına bir şey diyecek teknik bilgiye sahip değilim ama piayasa çıkartma zamanlarını bu kadar ayarlayan stratejistlere sahip olmaları büyük şans.
 
Bu senenin tamamında Farmville en çok oynanan oyunlar listesinde bir numara oldu. Diğerleri yanına bile yaklaşamadı açıkçası.Zynga her çıkardığı oyunu insanlara oynattı tutmayan oyunu olmadı belki tam olarak hedefleri tutturamamış olabilirler ama yine en çok oynana oyunlar Zynga'nın elinden çıkanlar oldu.

Diğer şirketler ise biraz Zynga'nın bu durumu karşısında ne yapsalar güçlü olarak görünemediler bana göre. EA ve Disney gibi büyük isimler sektöre dahil olsa da açık bir etki gösteremediler. Disney seneye bünyesinde olan karakterleri kullanarak oyun yaparsa belki ciddi kazanç sağlayabilir.

Bizde de bir kaç deneme oldu. Bazıları başarısız oldu bazıları ise daha yolun başında beta testlerini yapıyor. Sanırım Funmall için başarılı oldu diyemeyiz. Elbette kafalarında bir hedef vardır o tuttuysa başarılılar. Eğer bu hedefe aylık 4 bin küsur oyuncu ise eyvallah. Diğer oyunlar ise halen beta sürümlerinde oldukları için bir yorum yapamam tam olarak açıldıklarında onlar hakkında yorumları yine buradan paylaşacağım elbette. (Yoğurtistan. Kebap Dünyası, Townster)

Farmville dışında Texas Hold'em sürekli oynanan bir oyun olarak bu seneyi geçirdi. Diğer oyunlar ise Şehir kurma olarak bir başlık altında toplayacağım oyun türü oldu neredeyse her şirket bir adet şehir kurma oyunu yaptı. Social City, Milllionaire City son olarak CityVille (Bu ay çıkana kadar Farmville'in 56 milyon oyuncu sayısını geçecek şu an 51 milyonda) .

Neyse sosyal oyun oynayanlar hakkında bir yorum yapacak değilim. Bir de hile aramak alışkanlığından kurtulun artık. Muhtemelen bu yazıya da "Cityville Hilesi" araması ile gelecekler var. "Farmville" ve "hile" kelimelerinin en bir arada olduğu yazılarımdan birisi en çok okunan yazılarım arasında.

Not: "Toparlıyoruz" serisi yüzeysel olmak zorunda ne yazık ki yoksa bütün her şeyi yazmaya kalkarsak eğer ömür yetmez.

Saygılar.

21 Aralık 2010 Salı

Facebook Friend Visualization

 Hatırlarsınız bir kaç gün önce Facebook mühendislerinden birisi 10 milyon arkadaşı olan birinin birbirleri ile olan bağlantılarını gösteren bir görsel düzenlemişti. Visualizing Friendships adında bir çalışma idi. Bir benzerini ben yapmaya çalıştım. Biraz paint ile yapılmış gibi oldu ne yazık ki tasarımcılık yeteneğim olmadığı ve 10 milyon veriyi işleyecek,ulaşacak, görselleştirecek teknik yeterliliğim olmadığından kendi arkadaş listemin kendi aralarından bağlantılarından oluşan aşağıda olan görseli oluşturdum. (Çok fena paint işi gibi duruyor ne yazık ki daha iyisini yapmaya çalışacağım daha çok veri ile)


















Nasıl oluşturduğumu kısaca anlatayım.

1- Netvizz ile Facebook arkadaş bilgilerimi gdf uzantılı bir dosya olarak indirdim.

2- Bu dosya üzerine arkadaşlarımın yaşadığı şehirlerinin enlem ve boylamlarını ekledim. GEO Layout algoritması için enlem ve boylam bilgilerinin girilmiş olması lazım.

3- Dosyanın son halini Gephi'nin GEO Layout algoritması ile işletim. GEO Layout algoritması noktaların dünya üzerinde olan yerini enlem ve boylamlar ile ayarlayan bir algoritma.

4- Gephi çıktısı üzerinde paint gibi olan düzenlemeleri INKSPACE ile yaptım. Düzenleme dediğim işte başlık, blogun adı, düğümlerin adı, bağlantıların daha net görünmesi için arka plan rengi gibi ıvır zıvırlar.

SOn olarak bu görseli harita üzerine yerleştirmek isterdim fakat adam akıllı bir tane güzel bedava Türkiye haritası vektörü bulamadım . Neyse fena olmadı hani. Paint gibi olmasını ise idare edin zaten tasarımcı değilim elden gelen bu.

Not: İsim olmadı gibi ama bir benzer uygulamada da böyle tanımlanınca fazla kurcalamadım.

Saygılar.

18 Aralık 2010 Cumartesi

Toparlıyoruz # 6 : Kullancı alışkanlıkları

Ağlar hakkında gelişmeleri değişmeleri yazdım. Şimdi ise bu ağları kullanan kişiler hakkında bir şeyler genelleyeyim. Yani dediklerim tamamen hatalı hatalı olabilir adı üstünde "genelleme"

Facebook : Memlekette en çok kullanılan sosyal ağın kullanıcıları oyun oynamaya devam etti. Ama artık eskisi gibi davetiye gönderme işinden vazgeçtiler ama sonlara doğru yeni grup ayarları yüzünden olmadık gruplara üye oldular. Video paylaşma alışkanlıkları siyasetten uzak videolar paylaşmak olarak yeniden şekillendi.  Facebook hesapları daha iyi gizlenmeye başladı. Bir çok siteye Facebook hesabıyla üye olmaya başlayan kullanıcıların hesapları adeta yeni kimlik kartlarına dönüştü. Şehir yapma oyunlarının hastası olduklarını gördüm.

Twitter : Ne yazık ki bir çok kişide alışkanlık yaptı. Hatta bu alışkanlıklar bir çok kişi tarafından yadırgandı. "Twitter'ı bozdunuz ulen!" kavgaları yaşandı sıkça. Ünlülerin Twitter'ı neden kullandığını anlayamadım hala. Msn değildir tartışmasında binlerce kişi hesabı kapattı aynı binler diğer hesapları ile oyuna devam etti. Türk Twitter kullanıcılarını izleyip Türkiye hakkında bilgilenmeye çalışanlar Ezel seyredip, Fatmagül hakkında espri yaptığımızı ve sürekli futbol hakkında kavga ettiğimizi gördüler, he bir de basketbolu sadece dünya şampiyonası olduğu zamanlar sevdiğimizi öğrendiler.

Friendfeed : 40. yıl esprileri ile marka tanıtımlarını yapmayı unutmadılar. Bir de keçiboynuzu gibi gün içinde paylaşılan 1000 ıvır zıvırın neden paylaşıldığını çözemedim. İnsanlar bilgilerini yarıştırmaya çalıştırdığı çoğu zaman sidik yarıştırmaktan öteye geçemediler. Friendfeed kullanıcılarının her hangi bir konuda uzman olduğunu öğrendim şaşırmadım. İletişemeyen insanların iletişim ile uğraştıklarını gördüm. Arama motorlarına sormayıp Friendfeed'e soranları görüp şaşırdım. Sosyal medya işi ile uğraşanların Google'da arama yapmayı bile beceremediklerini gördüm. Koca koca adamların küçük küçük şeyler için kavga ettiklerini gördüm.

Youtube : Kapalıyken Müyap adlı meslek birliğinin orada bir kanalı olduğunu gördüm. Kapandığını bile öğrenmemiş insanların olduğu açıldıklarında verdikleri tepki ile gördüm. Acilen Türkçe bilen birilerinin işe almaları gerektiğini gördüm. Lakin küfür etmeden yorum yapamayan insanların Türkçe konuştuğu farkettim.

En sık kullandığım 4 sosyal medya aracında en dikkat çekici bir kaç alışkanlıktan bahsettim. Yenileri aklıma gelirse ekleyeceğim böyle kısa bırakılmaz elbette.

Saygılar.

17 Aralık 2010 Cuma

Toparlıyoruz # 5 : Facebook

Facebook üzerinde olan son değişiklikleri görebilmek adına bir gün ara verdim fakat sadece büyük bloglarda olan görsellerle yetindim. Değişiklik  bana yansımadı artık kullanım alışkanlıklarını değiştirmeye zorlayan bir geliştirme yapılırsa o zaman yazarız artık.

Facebook'da o kadar çok marka aktif olarak iletişim yapmaya başladık ki bu sene hepsi hakkında tek tek konuşmaya kalksak ömür yetmez.

Facebook sene içinde bir çok değişiklik yaptı. Like butonu Social Graph vs. vs. gibi bazıları gizlilik ile ilgili olanlar bazıları ise parlayan web servislerinden pay kapabilmek için oldu. Facebook Yerler lokasyon bazlı servislere yakınlaşmak ve buradan pay kapmak için yapıldığı varsayılırken bir anda lokasyon servislerini buraya bağlayabileceğimizi öğrendik. Şu aktif olmasa da Facebook soru uygulaması da Formspring'ten Ve Yahoo Answers'ten rol çalmak için yapıldığı aşikardı.

Bing Google'a rakip olmak için Facebook ile sosyal arama kavramı üzerine bir ortaklığa gitti. Artık aradığımız şeyler hakkında bir arkadaşımızın ilgisi olup olmadığını görebilecektik. Sonrasında Facebook aramalarına Bing entegre olmuştu. Bing Facebook iç içe girip aram motoru savaşlarına yeni bir renk getirmeye çalışıyordu. Google'ın sosyal arama kavramını önemsediğini zaten Aardvark'a 50 milyon ödediği zaman öğrenmiştik.

Bankalar ve otomobilciler öylesine benimsedi ki sosyal medyayı iki sektörde de Facebook hesabı olmayan bir marka kalmadı.  Özellikle bankalar arasında öylesine bir yarış başladı ki kampanya üstüne kampanya yaptılar. Facebook sayfalarını mümkün olduğunca farklılaştırdılar diğerlerinden. İlk olarak 30 bin barajını geçen Akbank oldu bankalarda. Garanti şimdilk 29 bin civarında o da yakında geçecek sanırım. Yeni bir yılda yeni bir savaş bizi karşılayacak.

Sektör olarak sanırım otomotiv sektörü Facebook'u en çok seven sektör oldu. 10 kadar marka aktif olarak Facebook'u kullandı ve kampanyalar tasarladı Facebook için.

Ne bankacılar ne otomotivciler Türkiye üzerinde yapılabilecek en iyi marka/etkinlik kombinasyonu yapmış olan fan sayfasını geçemediler bu sene. Nike Football / Türkiye  sayfası bu senenin en kalabalık fan sayfası oldu. İk 2'te yer alan diğer sayfalar ise TTNET ve OXXO sayfaları oldu. Aslında Converse Service adlı fan sayfası Türkiye'de açılan bir fan sayfası olsa da fanlar yurtdışından da gelip üye olduğudan dolayı global bir sayfaya dönüştü(ilginç bir sayfadır kendisi)

Tabii bir çok marka burada yer almasına rağmen bana göre bu sene bu markalar içinde en çok çalışanı Ülker oldu. Neredeyse bütün ürünlerine fan sayfası açtılar(22 fan sayfaları var Ülker fan sayfasından sevilen sayfalara bir göz atınız). Mutlu Bir An kampanyasını uzun süre devam ettirdi. Bana göre sosyal medya kampanyalarında en önemli şey olan "offline kampanyaları online ile birleştirmek" kavramının sonuna kadar arkasında durdular. (Şimdi dingilin biri cemaatçi misin? oğlum derse pis küfür ederim :-) adamlar en başarılı Facebook iletişim kampanyalarını gerçekleştirdi) Bravo hatta bir çok parantez içinde olanlar gibi enteresan yorumlara karşı.

Neyse Facebook bir yılı dünyanın en çok kullanılan sosyal ağı olarak geçirdi. Facebook kendisi her büyük olay ile ilgili özel fan sayfaları yaparak bu olaylar ile ilgilenenleri Facebook üzerinde vakit geçirmeye zorladı ve başarılı oldu. Dünya Kupası için veya ABD'de March Madness için yaptığı sayfalar gibi.  Biz de en çok aranılan kelimeler arasında yer aldı Google Zeitgeist listesinde. Facebook'ta en çok neler konuşulduğunu merak ediyorsanız o zaman sizi 2010 Memology: Top Status Trends of the Year başlıklı yazıya davet ediyorum zaten yeterince yorum yapmışlar. Uzatmama gerek yok.

Facebook'u seviyoruz.

Saygılar.

16 Aralık 2010 Perşembe

Toparlıyoruz # 4 : Lokasyon

Aslında bu yılın kesinlikle en gözde servisleri hep için bir şekilde lokasyon kavramını barındıran servisler oldu. Bu durum bir çok kişiyi bu konuda hamle yapmak zorunda hissettirdi. Turkcell dahi bu konuda bir hamlede bulundu ve Gezenzi'yi piyasaya sürdü. Çok sıkı bir tanıtım yaptı. Viraller çekti sosyal medyaya yaydı fakat insanların sanırım Foursquare kullanma alışkanlıklarını kıramadı. pek fazla bir kullanıcı sayısı gözlemleyemediğim şansım olmadığı için "sanırım" diyorum.

Yonja Medya'da bu konuda bir şeyler yaptı. Temelde bir Facebook uygulaması olan Nolyo aylık 632 kullanıcı ile neredeyse yok olma durumuna geldi.

Kesinlikle bu senenin en büyük kazananı Foursquare oldu sadece lokasyon uygulamaları olarak değil değil sosyal medyaya getirdiği hareket ile de. Bizde de bir iki bu konu ile ilgili kampanya yapıldı. Bun Design'in Bunsquare'ı ile başlayan ve mekanların mayorlara geçtiği kıyaklar ile üzerine kurulu olan kapmanyalar ile devam eden ve en son Garanti Bankası'nın Mayormatik kampanyası ile yılı kapatan lokasyon sever kampanyalar seneye daha yoğun olarak devam edecek büyük ihtimal. Mayoruna kıyak geçmeyen mekan kalmayacak ya da dönemlik mayor ol kazan kampanyaları ile yine devam edecek(Şimdilik fazla bir şey gelmedi aklıma belki Swarm badge üzerine bir şeyler kurgulanabilir kurgulayacaklar düşünsün :-)). Bakalım ilk marka badge'i kim yaptıracak? Büyük sükse yapar benden söylemesi.

Bir diğer beklentim ise tekstilcilerin bu konuya farklı bir yaklaşım getireceği. İndirim üzerine kurulu bir kampanya görmedik şu an memlekette bakalım ne olacak? Yurt dışında yakın zamanda olan lokasyon servisleri için yapılan kampanyalar için şu linkten.

Foursquare şöyle böyle diyecek halim yok zaten her yerde okumuşsunuzdur ee benim blogu bulduğunuza göre kullanıcısınızdır. (Where.com Yelp veya Foodspotting yazmayacağım onlar bile bilinen şeyler aslında Foodspotting niye bizde tutmadı ilginç bir konu olabilir) Yani Foursqaure yıldızdı bu sene ama bana göre seneye yıldız olabileceğini düşündüğüm bir servis var. Şu an 500 bin kullanıcı varmış fakat seneye bu 2 milyonu çok rahat bulabilir. Bahsettiğim uygulama SCVNGR. Bence bu sene lokasyon kavramı ile ilgili en ilginç uygulamalardan biri oldu. Gerçek mekanlarda gerçek görevleri yerine getirerek gerçek ödüller kazanmamızı sağlayan uygulama ABD yavaş yavaş popüler olmaya başladı. Bir numara Foursquare ise iki numara SCVNGR'dır. Facebook Place(Facebook Yerler uygulaması) kullanmadım, bakalım kullanma şansımız olursa seneye sık sık yer alacak burada.

Kısaca bu sene lokasyon kıpırdandı seneye ise ayağa kalkıp koşacak bu sene Facebook kampanyası yapmak için yanıp tutuşan markalar seneye Foursquare ile nelere yapabiliriz diye fazlasıyla kafa yoracaklar.  Sene içinde söylediklerimin bir tekrarı oldu biraz ama adettendir sene sonu böyle toparlayıcı yazılar yazmak.

Saygılar

15 Aralık 2010 Çarşamba

Toparlıyoruz # 3 : Youtube

Bu gün Youtube ile devam ediyorum. Toparlıyoruz serisine. Youtube'da en çok ne izlemişiz bakalım. Yine Youtube'u en çok kullandığım işler üzerinde trendlere bir göz atacağım. Youtube'da en çok izlediğim videolar genellikle film fragmanları ve müzik videoları oluyor. Bu senenin bu konularda en çok izlenen videoları ve kısaca yorumlayıp geçelim. Aslında kapalı olmasaydı bu sene Youtube Türkçe hizmet verip Türkiye'den en çok izlenen veren videolar hakkında yazardım güzel olurdu. Artık seneye kısmet.

Bu sene en çok izlenen müzik videoları şunlar olmuş. Liste izlenilme sayısına göredir.

Justin Bieber - Baby ft. Ludacris
Shakira ft. Freshlyground - Waka Waka (This Time for Africa) (The Official 2010 FIFA World Cup Song)
Eminem - Love The Way You Lie ft. Rihanna
Eminem - Not Afraid
Rihanna - Rude Boy
Justin Bieber - Never Say Never ft. Jaden Smith
Justin Bieber - Never Let You Go
Lady Gaga - Alejandro
Justin Bieber - Somebody To Love Remix ft. Usher
Lady Gaga - Telephone ft. Beyonce

Yukarıdan anlaşıldığını kadar Youtube BieberTube dönüşmüş. Twitter trenlerinde de çok fazla gözümüze çarpan Bieber açıkçası hiç bir videosunu doğru düzgün izlemeden beni bıktırdı. Shakira'nın Waka Waka'sı Dünya Kupası gazıyla birlikte listenin ikinci sırasında yer almış. Fakat halen artış sağlayan bir grafiği var şarkının demek ki sadece Dünya Kupası değil bu şarkıda ciddi bir Shakira etkisi var. Liste hakkında diğer detaylara Youtube Blog üzerinden ulaşabilirsiniz.

 Bu sene en çok izlenen film fragmanları ise şunlar olmuş.

ABD listesi

THE TWILIGHT SAGA: ECLIPSE - Trailer
Harry Potter and the Deathly Hallows Trailer Official HD
Clash of the Titans CHOOSE (30sec Spot) Now Playing
Watch the new THE KARATE KID Trailer in HD
The Expendables' Trailer HD
Iron Man 2 Trailer 2 (OFFICIAL)
The Virginity Hit - In Theaters 9/10
Toy Story 3: Trailer 2
Despicable Me - Trailer 6
Resident Evil: Afterlife' Trailer HD

ABD listesinde en dikkat çekici olan film bana göre Youtube'a göndermelerle dolu olan Virginity Hit filminin Iron Man ve Toy Story gibi büyük gişe başarılarına ulaşa filmleri geçmiş olması. Fragmanın çok seyredilmesi galiba gişeyi o kadar çok etkilemiyor. Virginity Hit filmi biraz da bu sayıya cinsellik içeren isminden dolayı gelmiş olabilir. Yine gişede başarılı olamayan Resident Evil Afterlife filmi de bir çok başarılı filmin yer alamadığı listede kendine yer buldu. Bir şaşırtıcı nokta Social Network filmi fragmanının bu listede olmaması. Youtube kullanıcıları dolaylı olarak dahi olsa kendilerini anlatan bir filmi merak etmemiş herhalde. Yapım şirketi de burada olmayı tercih etmemiş olabilir elbette. Liste hakkında geniş bilgi ve izlenilme sayıları için Youtube Trends Blogu 

Bu senenin en iyi filmi olan Inception filmi de listede yer almadığına göre sinema seyircilerinin fragman izlemek için ilk adresinin de Youtube olmadığını çıkartabiliriz. Hatta bu gün açıklanan Altın Küre en iyi film (Drama ve Müzikal veya Komedi) adaylarının hiçbirinin fragmanını o kadar da çok merak etmemiş. Youtube izlenilme sayıları bir filmin iyi veya kötü olmadığını bize açıklayamıyor galiba.

Dünya Listesi

Harry Potter and the Deathly Hallows Trailer Official HD
THE TWILIGHT SAGA: ECLIPSE - Trailer
The Expendables' Trailer HD
Iron Man 2 Trailer 2 (OFFICIAL)
Resident Evil: Afterlife' Trailer HD
Step Up 3D' Trailer HD
Inception' Trailer 2 HD
Watch the new THE KARATE KID Trailer in HD
Pokémon Apokélypse: Live Action Trailer HD
Clash of the Titans CHOOSE (30sec Spot) Now Playing



Dünyada ise en şaşırtıcı olan giriş Pokemon Apokelypse adlı Pokemon fan filminin bu kadar yukarıda olması. Yine Social Network bu listede yok faka Inception'un bu listede olması şaşırtıcı değil elbette. İki liste arasında olan farklardan birisi de Step Up 3D filminin fragmanının dünya listesinde yer alması. Büyük gişe filmlerini merak ediyor insanlar fakat fragman izlenilmesi çok fazla bir etki yaratmıyor gişede sanırım. Bu senenin en büyük gişe filmlerinde Alice in Wonderland listede yer almaması şaşırtıcı. Dünya listesinde ise yine dikkat çekici bir unsun hiç bir tane animasyon filminin fragmanına rastlamamamız. ABD ile dünyanın geri kalanının film zevki buradan yorum yapmak doğru olmaz ama ABD dışında olan Youtube kullanıcıları animasyonları pek merak etmemiş.

Altın Küre yabancı gazeteciler tarafından hazırlanıyor olsa da ABD dışında izleyiciler ile de bu liste de pek uyumlu değil. Inception dışında Altın Küre'de olan film yok yine.

Saygılar.

14 Aralık 2010 Salı

Toparlıyoruz #2 : Twitter

Twitter hakkında yazacağımı belirtmiştim ki bu gün Twitter bu senenin trend listesini yayınladı. Bu liste arasında sık sık burada yer verdiğim üç konuyu seçip onlara yönelik yorumlarımı yazacağım. Bu konular filmler, televizyon ve teknoloji konuları en son olarak büyük trend listesine değinip yazıyı sonlandıracağım.


 Televizyon trenlerinde dikkat çekici konu Mtv kanalının iki etkinliği ile bu listede kendine yer bulması. Bu listede yer almasının en önemli nedeni Twitter'ı ciddiye alıp yaptığı her iki etkinlikte Twitter tepkilerini görsel olarak yüksek olan uygulamalar ile sunması oldu. Etkinlikler için yaptığı uygulamalar hakkında yazılar için VMA ve Movie Awards

Pretty Little Liars'ın burada olması şaşırtıcı olması her yayınladığı akşam trend listesinde yer alıyordu. CSI ise içi farklı versiyonu sayesinde listede yer bulduğunu düşünüyorum.

Listede 4 adet ödül töreninin olması insanların ödül törenlerinde olup bitenleri direkt olarak aktarmak istemesini bir sonucu olsa gerek.(Muhabirlik içgüdülerini törpülüyor insanlar galiba) Aynı zamanda bu durum ödül törenlerini düzenleyenlerin Twitter'ı es geçmemelerini öğütlüyor sanki.




                                                   

 Fİlmlerde dikkat çekici olan şeylerden biri aslında çok da iyi gişe yapmamasına rağmen burada yer alan filmler. The Last Airbender, Scott Pilgrim, Karate Kid gibi. Bu listede herkesin yılın en iyi filmlerinden birisi olduğunun tartışmasız olarak söylediği Inception'nın yer alması şaşırtıcı değil. Harry Potter serisininde sona ereceğini düşünürsek eğer bu listede yer alması kaçınılmazdı elbette.

 Narnia serisi aslında çok popüler olmayan bir seri fakat burada aynen yukarıda bahsettiğim filmler gibi yer buldu kendine. Yeni gösterime girdiği içi gişe hasılatı hakkında kesin konuşmamak lazım(ilk haftası büyük bütçeli bir film için düşük denilebilir). Geçen senenin efsanesi Paranormal Activity bu senede kendinden konuşturmayı başarmış. Anlaşılan iyi veya kötü ayrımı yapmadan çok fazla konuşulmuş filmler hakkında.

 Twitter filmler için her zaman çok iyi bir reklam mekanıdır fakat Twitter'da çok konuşulan filmin iyi olma garantisi olmadığını tekrar hatırlatırım (Sahi Tron niye yok listede :))



Apple kesinlikle bu senenin galibi olmuş. Enteresan bir şekilde çalışanlarına sosyal medya yasağı koyan şirket hakkında en çok konuşulan teknoloji ürünlerini üreten şirket olmuş.

Call Of Duty zaten çok acayip satış sayılarına ulaşarak milletin Hollywood neymiş boşverin oyun yapın kafasına soktu.(5 günde 650 milyon dolar).

 Google ise Android ve Google Instant ile ilgili konuşmalar ile işin içinde olduğunu bize unutturmadı. HTC Nexus One ile kendine hatırı sayılır bir bilinirlilik kazandırdı.

RockMelt'in buırada olması çok şaşırtıcı oldu benim için insanların belli ki böylesine kompakt bir tarayıcıya ihtiyacı varmış demek ki düşüncelerini kafamdan atamadım bir türlü.






Son olarak aşağıdan bu yılın Twitter'da en çok konuşlan olaylarına göz atabilirsiniz. Dünya Kupası etkisi ve herkesin içindeki stand-up komedyenini çıkartırcasına hakkında espri yaptığı Justin Bieber ve Pulpo Paul(ahtapot Paul) görebilirsiniz. Bir markanın alıp alabileceği en büyük yarayı da birinci olarak görebilirsiniz. Çevre felaketi hakkında ben de burada bir kaç kez  bir şeyler yazmıştım.


Kaynak : Twitter Blog görseller de Twitter blogun listesinde alınmıştır elbette. Yine Year İn Review sitesine de göz atmak gerek zaten verdiğim yazıda link verilmiş :)

Saygılar.

13 Aralık 2010 Pazartesi

Toparlıyoruz #1 : Yeni Ivır Zıvırlar

Yılı kapatıyoruz yavaş yavaş. Geçen seneden aklımda kalan web servislerini ve sık sık gözümüze çarpan teknolojik ıvır zıvırları hatırlatayım. Bir nevi yılın bana göre en iyileri manasında bir liste yapmış olayım. Kategorik bir liste olmayacak geçen sene akılda kalan bir çok şeyi yazacağım. Bir seriye dönüşebilir bilemiyorum. Sıralamanın iyiden kötüye göre bir derecelendirmesi yoktur.

Get Glue : Her ne kadar daha önce açılmış olan bir servis olsa da asıl çıkışını bu sene gerçekleştirdi. Medya sektöründen markalar ile yaptığı ortaklıklar onun daha da göz önünde bulunmasını sağladı. Sene sonunda ciddi bir yatırım ile bu sene olanların bir karşılığını almış oldu.

Hunch : Recommendation (öneri) üzerine kurulu sistem size sorulan sorulara verilen cevaplar ile sizin zevklerini tahmin ediyor. Bana göre başarılı çıkıt bazı konularda öneriler kısıtlı gibi görünse dahi cevaplanan soru sayısına göe tahmin oranının yükseldiğini hatırlatalım. Ben ilk girdiğimde cevapladığım 20 soru ile müzik zevkim ile dizi zevkim konusunda ciddi tahminlerde bulundu.

Fflick : Twitter'dan data çekerek yapılan bu ilginç uygulama Twitter kullanılarak yapılan en başarılı uygulamalardan biri idi. Twitter'da konuştuğunuz filmleri çekip size özel bir film listesi oluşturan bu uygulama kullanıcılar ve yapımcılar için bulunmaz bir sosyal medya takip mekanizması sağlıyordu.




Star Wars Falcon Gunner (Augmented Reality) : AR uygulamasının bir türlü potansiyelini bulamadığını düşündüm yıl boyunca bu oyun görüşümü değiştirdi. Tamam süper teknolojik bir oyun değil belki ama AR uygulamasının herkesin kullanacağı bir seviyeye indirmesi konu ile daha bir çok ilginç AR uygulamasının geleceğini gösterdi.

Paper.li ve Flipboard :  Flipboard'ı pek kullanmadım fakat bir çok kaynakta iki servisi beraber adları anılırken ben de ayırmak istemedim. Paper.li'den bahsedebilirim ilk popüler olduğundan beri kullanırım bir çok kişiyi takip ettiğim için bana acayip bir takip kolaylığı sağlıyor. Facebook desteğini eklediklerini hatırlatmak isterim. Bu seneden daha çok dikkat çekeceği aşikar. Kişisel yayıncılık kavramı tam anlamıyla oluştuğu zaman bu servisin değeri daha çok anlaşılacak.

Şimdilik aklıma gelen servisler ve uygulamalar bunlar. Facebook, Twitter ve Bloglar konularını ayrı başlıklar olarak yazıp devam edeceğim seriye. Neler olmuş bitmiş toparlayacağım hafızamı tazeleyeceğim.

Saygılar.

12 Aralık 2010 Pazar

WorkFlowy ile beyninizi organize edin!

Sosyal Medya Strateji Taslağı
  • Karar Ver!
    • Beklentileri belirle!
    • Aracı Belirle!
    • Hedef kitleyi belirle!
    • ..
  • Uygula!
    • Hesapları Aç!
    • İçerik Taslağı Oluştur!
      • İçerik çeşitlerini belirle! (Video, Fotoğraf, Yazı vesaire)
      • Frekansı Düzenle!
    • Bloglarla etkileşime gir!
  • Ölç!
    • Sayfa gösterimleri
    • Retweet ve mention sayısı
    • Facebook fan ve beğeni sayısı
    • ...
Created with WorkFlowy.com 
Yukarıda kısaca bir taslak hazırlamak için WorkFlowy adlı servisi kullandım. Elbette yukarıda olduğu gibi taslakları her türlü ofis programı ile hazırlamanız mümkün fakat WorkFlowy'nin en büyük özelliği bu servise internet üzerinde ulaşabilmeniz ve burada oluşturduğunuz listeleri saklayabilmeniz.(Her şey bulut olmuş arkadaş :)). Bu listelere yakın zamanda iPhone veya diğer akıllı telefonlar ile de ulaşılacakmış. Unutmadan sakladığınız ve oluşturduğunuz listeleri export edebilme şansınız var. 
Benim oluşturduğum gibi taslakları çok rahat bir şekilde hazırlayabilir ve saklayabilirsiniz. Servisin nasıl çalıştığını anlamak için aşağıda olan videoyu seyretmenizi öneririm.  



Bu günlük hayatınızı kolaylaştıracağını düşündüğüm basit ve kullanışlı servisi burada anlatarak geçiyorum. Havalar yüzünden bir türlü konsantre olup yazmak istediğim bir kaç konu hakkında yazı yazamıyorum. Bu aralar sadece paylaşım yapıyorum.

Saygılar.

10 Aralık 2010 Cuma

Bunları paylaşasım var # 50

The Bygone Bureau  web kültürü, gezi, eğlence vesaire hakkında yazan bir blog. Bu blog şimdiye kadar gördüğüm en sıkı blog listesini yayınlamış.  The Best New Blog of 2010 adlı bu liste popüler blogların editörleri(Gawker, Huff Post ..)  ve gazetelerin web editörlerinin(WSJ, Interview Magazine ...)  seçimleri ile derlenmiş. Kimler olduğunu incelemek için linke alayım sizi.

Bu listede bir kaç listede de daha önce gördüğüm The Awl, MediaGazer, Pitchfork, Big Picture  gibi blogları biliyoruz diyorsanız diğerlerini için linke davet edeyim.

Robin Sloan'nın 560 blog takip ediyor olması da şaşırtıcı bir şey. Ben 270 blogu derleyip toplayamıyorum helal olsun saygı duydum :)

Her zaman olduğu gibi bu listenin tartışılabilir olduğunu hatırlatır ve seçicilerinin kişisel görüşleri ile oluşturulduğunu hatırlatırım. Son olarak şu ana kadar gördüğüm listeler arasında en iyi listelerden birisi olduğunu hatırlatırım. Sunum tarzı bu fikrimin oluşmasında önemli yer kapladığını hatırlatırım.

Not: 50 gibi bir sayıya ulaştım Bunları paylaşasım var serisinde bakalım nereye kadar uzayacak bu seri daha. Elbette bir gün sıkılıp burada yazmaya bırakabilirim ama illa paylaşacak şeylerim olacaktır.

Saygılar.

9 Aralık 2010 Perşembe

Araştırmaya gerek yok, eleştir gitsin!


Sosyal medya araçlarının kullanıcıları genellikle bu araçları bir şeyleri eleştirmek için de kullanır. Eleştirmek kötü bir şey değildir herkesin bildiği gibi. Bizim gibi eleştirmeyi bir kültür olarak geliştirememiş toplumlar yaptıkları eleştirinin altını doldurmayı unutur. Hatta şöyle söyleyeyim altını doldurmaya gerek duymaz. Bir açık yakaladığı zaman oradan girişir. Madeni bulmuştur en becerikli odur artık. Tatminin doruklarına ulaşır bir kişiye bir kurumun kötü bir şeyi yakaladı ya. Aynı zamanda bu arkadaşlar  "Print Screen" tuşuna gölgelerinden hızlı basabilirler.
 
Neyse konu eleştiren herkesi "tü kaka" ilan ediyormuş gibi anlaşılmadan asıl konuya geçeyim. Sosyal medya kullanıcıları artmaya başladıkça insanların arama motoru kullanım alışkanlıkları değişti. Bu sosyal medyanın yoğun kullanımının  internet kullanım alışkanlıklarının değiştirdiğini gösteriyor bize. İnsanlar bir şeyler aramadan önce Twitter Facebook veya Friendfeed hesapları aracılığıyla arkadaşlarına duyuruyor "ben şu şeyi arıyorum lütfen yay rt vesaire yapar mısınız?". Bu durum sadece kendiniz için bir ürün, bir makale ararken ya da telefon önerisi almak için yapılmıyor. Bu şekilde gelişen alışkanlıklar yüzünden bir marka veya kişi hakkında bir şeyler konuşurken bir feed, bir tweet, bir blog yazısı yazarken de uygulanıyor. "Şu kurum/kişi şöyledir ne dersiniz?" şeklinde atılan bir tweet, açılan bir feed yüzünden kişinin kurumun itibarı zedelenecek şeyler konuşuluyor ki bu durumu bazen bir çok kişi bilerek bu hale getiriyor. Birilerinin itibarının zedelenmesi hoşuna gidiyor sanki. (Aman şimdi bunu okuyup ne diyorsun? Kim yapmış? demeyin hepimiz yapıyoruz bir marka hakkında araştırma yapmadan atıp tutma işini)

Sosyal medya insanları aramaya inancını kaybetmesine yol açıyor ya da arama sonunda bulacakları kaynaklara güvenlerini sorgulatıyor sanırım artık. Twitter listesinde aradığı konuda ehil olmayan kişiden gelen bir yoruma bile inanabiliyor çoğu zaman. Friendfeed'de rakip marka ile gönül bağı olan birinin yaptığı yanlı yorum ile aklını çelebiliyor. Facebook fan sayfasının yönetilememesi(olmaması) nedeniyle kötü fikirler oluşuyor çoğu zaman.

Sosyal arama kavramı gelişmesi gerekli bu durumda Bing'in attığı adım böyle bir durum ile birilerinin adının karalanmasını belki biraz azaltabilir(Ayrı bir konu, ana fikirden uzaklaşmayalım). Araştırmadan yapılan eleştiriler çoğu zaman markaların ve kişilerin itibarını zedeliyor ne yazık ki. Markaları sosyal medyada aktif olmaları işte bu yüzden gerekli. Haklarında oluşan olumsuz dedikoduları yönetmek için. İlla açılan başlığa dahil olarak değil sosyal medya araçlarını takip edip haklarına oluşan yanlış bilgileri dağıtmak, raporlamak ve bilgileri doğruları ile değiştirmek için. Marka elçilerini/avukatlarını oluşturduktan sonra zaten bir çok iş markanın üstünden kalkacak. Neyse bu durum bütün sosyal medya yol haritasının bir konusu uzamasın burada.

Ekşi Sözlük'ten bir vecize ile bitireyim "Aramaya inanın".

Not: Görsel buradan 

Saygılar.

8 Aralık 2010 Çarşamba

Who Is Victoria? #2



Dün  VS'ın Facebook hesaplarını nasıl kullandığına bir göz attım. Bugün ise diğer ağlarda ne kadar yer aldığını ve hangi özelliklerini vurgulamaya çalıştığını bir bakacağım.

Twitter hesabını yeni açan marka burada şimdilik pek aktif değil. Daha doğrusu bu ağ için özel içerik geliştirmemiş zaten kimseyi takip etmiyor. Biraz bulunsun diye açılmış bir hesap. Bu konuda eleştirmem doğru olmaz zaten Facebook'ta çok büyük bir fan kitlesine sahip markanın Twitter'ı ikinci hatta üçüncü planda tutması mantıklı geliyor.

Asıl iyi olduğu sosyal medya aracı Youtube bana göre. Ben açıkçası böyle güncel böyle dolu bir başka Youtube marka hesabı görmedim. Moda şovlarının sahne arkası görüntüleri, modeller hakkında bilgiler, reklam filmleri, katalog çekimleri bir sürü marka ile ilgili video yer almakta. Bu durum markanın içerik oluşturma ve yönteme stratejisine büyük katkı sağladığını düşünüyorum. Böylesine yoğun biri içerik üretimi başka çok az markada vardır herhalde(Red Bull da başarılı hakkını yemeyelim). Bu durum bizim markalarımıza örnek olmalı. Sosyal ağlarda onlarca kez "şu markanın reklamı çok güzel olmuş hiçbir yerde bulamıyorum " serzenişini gördüm. Youtube kapalıydı demek bahane olamaz. Bir sürü yerli video servisi var onları kullanın yahu.



Son olarak yukarı da paylaştığım videonun istatistiklerine bir değinerek yazıyı sonlandıracağım.  Video 30 kasımda yüklediğinden beri 365 bin kez seyredilmiş. Burada reklam filmini Michael Bay çektiğini de hatırlatalım. Geçen sene olan reklamı da Michael Bay çekmişti. Video ilk yüklendiğinde beri bir yükseliş gösteren video izlenme sayısı. Facebook'ta ilk kez paylaşıldığında hızlı bir artış göstermiş ve o süreden beri sürekli paylaşılmakta. Viral diyecektim ama neyse boş ver.

Bu marka Facebook ve Youtube nasıl kullanılır? İlla var olan bütün sosyal ağlarda aktif mi olmalıyız? gibi sorulara cevap veriyor açıkçası. Marka Twitter'da o kadar aktif olmaya gerek duymuyor belli ki Twitter stratejilerin de o kadar yer almıyor. Sosyal medyada olmalıyız deyip bütün sosyal medya araçlarında hesap açan markalarına da önemli bir ders olabilir bu durum.

Saygılar.
 

Who Is Victoria? #1


 Yılbaşı yaklaştığına göre bir Victoria's Secret yazısı yazmanın zamanı gelmiştir herhalde. Sosyal medyayı  iyi kullanan bu markanın neler yaptığına bir göz atayım kısaca.

Facebook

Marka iki farklı Facebook hesabıyla en fazla üyeye sahip Facebook sayfaları listesinde sürekli yer alıyor. İlk hesap markanın tam adıyla açılan Victoria's Secret hesabı diğeri ise markanın alt markası olan  Pink serisinin Facebook sayfası.

Bu iki fan sayfasında da ortak özellikler fanları harekete davet etmesi(Call To Action) ve markanın adı söylendiğinde insanları aklında uyanan prestij vurgulanmakta. Fan sayfalarının landing pagelarına ulaştığımız anda dikkat çekici mesajlar göze çarpıyor. Pink fan sayfasında "Best Gift Ever" mesajının altında "Join For A Special Offer" mesajı yer almakta.  Victoria's Secret sayfasında ise "Get Connected" mesajı ile benzer bir vurguyu yakalanmışa benziyor.

Alt marka olan Pink markası hedef kitlesini çok net bir şekilde bu landing pageler ile belirtmeyi başarıyor. Pink daha gençlere yönelik bir marka olduğu landing pagede yer alan ürün görselleri bize anlatıyor. Zaten kullanıcılar Pink'in hedef kitlesini biliyorlardır. Yeni kullanıcılar için iyi bir yol gösterici olabilir bu sayfa.

Victoria's Secret sayfası ise prestij kavramını vurgularcasına düzenlenmiş. Yine yeni yıl yaklaştıkça büyük moda şovuna vurgu unutulmamış.

Facebook'da yer alan tablara geldiğimizde ise dikkatimi çeken ilk şey Pink sayfasında olan Polyvore tabı oldu. Pink koleksiyonunda yer alan ürünleri incelemek için bir uygulama geliştirmiş. Sürükle-bırak şeklide bir uygulama. İnceleyiniz anlatması çok uzun sürecek. Victoria's Secret sayfasında ise Runway Tv tabı dikkatimi çekti. Markanın yakın zamanda gerçekleştirdiği moda şovunun görüntüleri ile oluşturulmuş bir web kanalı bu taba entegre edilmiş.

İki sayfada da düzenli adam akıllı bir moderasyona sahip sayfalar. Özellikle içerik yayınlama disiplinleri var olması dikkat çekici bir özellik. Her gün sabit olarak bir içerik girilmekte ve bu belli bir takvime oturtulduğu belli. Haftada bir içerik giren kurumsal sayfalara duyurulur. Takipçilerin merak edeceği şeyleri paylaştıklarını unutmadan söyleyelim. Örneğin moda şovunda yer alan müziklerin bir listesini iTunes aracılığıyla takipçilerine bildirilmiş.

Bugünlük diş ağrısı nedeniyle sadece Victoria's Secret'ın Facebook hareketlerini not ettim, yarın Twitter, Youtube ve diğer ağlarda olan hareketlerini yazacağım.

Not: Call To Action kullandıktan sonra Sub Brand(alt marka) yazmaktan vazgeçtim, tırstım. Gelir birileri laf söyle çok bilmiş durumuna düşmeyelim.

Saygılar.

7 Aralık 2010 Salı

Öylesine bir şeyler

Aslında yazmayı sevmediğim konular "Facebook tasarımı değiştirdi, Twitter tasarımını değiştirdi" tipi konular. Çünkü biliyorum ki hem Facebook hem da Twitter var oldukları sürece sıkça bu değişiklikleri yapacak. Bu tip değişiklikleri oldukça yeni bir şeymiş gibi lanse edilecek  Günde 10 tane haber(!) giren bloglar için malzeme olacaklar. Burası en nihayetinde kişisel bir blog ve bu yeni tasarımlar ile bir deneyim gerçekleştirmeden bir şeyler yazmak burayı okuyan 3-5 kişiye haksızlıktır ve onlara yalan söylemektir.

Her kişisel blog yazarı kişisel deneyimleri ile oluşturmadıkları şeyleri bloglarına yazıyorsa ben bunu takipçilerine haksızlık sayarım. Bir çok kişi geleneksel  medyada bulamadıklarını bloglarda arar. Bazen her hangi bir köşe yazarında bulmadığı dokunuşu ya da bir bilgisayara dergisinde yazılmayan bir ürünün incelemesini ya da bir reklam dergisinin sponsorlarını kızdırmasın diye yazamadığı eleştiriyi, fanatik olmayan spor yazılarını.  Tamamı kişiseldir, tamamı kimseye hesap vermesi gerektirmeyen kişisel görüşlerdir. Takipçilerinize haksızlık etmeyin. Bir şekilde kendinizden bir şeyler katın her yazdığınıza.

Elbette reklamın yapacaksın, bazı ürünlerin bazı durumlarda elbette para kazanmak da istiyorsun Fakat öylesine deneyimlemeden basın bülteni yayınlama ya da  yayınlayacağın konu üstüne araştırma yap ürünü test et bir şekilde öyle yayınla. basın bültenini gönderenler her halde salak değillerdir ki senin blogunla zevklerinle  ilgili bir şey gönderirler yayınlaman için.

Neyse yine kendimce şöyle olur böyle olur yazıları yazdım, ahkam kestim. Benim yazdığıma bakmayın nasıl istiyorsanız öyle davranın boş verin. Elbette sizi birileri okuduğu zaman doğru yaptığınızı anlayacaksın. Bazen burada haddimi aştığımı hissediyorum işte o zaman yazıların sonunu bağlayamıyorum aynen şimdi olduğu gibi.

Saygılar.

5 Aralık 2010 Pazar

Filmler için fan sayfaları

Büyük bütçeli sinema filmleri her zaman büyük sosyal medya kampanyaları başlatır. Jan janlı siteler, fan sayfaları kampanyalar bir sürü ıvır zıvır. Hele bir de seri olarak sürüp 1-2-3 diye gidecekse daha etkili işler yapmaya çalışılır. Örneğin Tron Legacy 1982 versiyonu zaten kült bir yapım olan bu film için burada da bir kaç kez değindiğim bir kampanya yürütülüyor dört bir koldan.

Bu kampanyaların en önemli ayağı fan sayfalarının güncel bilgiler ile dolu olması. Film için yapılan her ilgi çekici ıvır zıvır buralar da paylaşılması gerekli, heyecanı ayakta tutabilmek için. Ben olsam film için hazırlanan fan sayfasına hangi içerikleri koyardım. Yani bir şekilde nasıl bir içerik takvimi oluştururdum. Tabii benim koymak istediğim içeriklere ulaşmamı sağlamak için yapım şirketi ile bu iş için çok sıkı bir çalışma içinde bulunurdum.(Bulunmak gerekli)

* Konu ile ilgili blogları takip edip burada yazan eleştiri, yorum gibi yazıları paylaşırdım.

* Film öncesi oyuncular ile yapılmış röportajları alt yazısı ile birlikte koyardım.

* Film ile ilgili yapılmış popüler oyuncak markaları (Lego gibi) ile ilgili parçalar var ise bunları sürekli paylaşırdım.

* Devianart ve Flickr gibi sitelerde film hakkında yapılmış çalışmaları ön plana çıkartırdım.

* Filmin türüne ait bloglar yazan kişiler ile filmde beklentilerini içeren paylaşımlar yapardım. Röportaj gibi gerçekleştirebilirsek daha güzel olur sanki.

*  Sadece oyuncular değil film müzikleri, görsel efekt uzmanları gibi elemanların görüşlerine nasıl yapıldığına dair ufak tüyolar yayınlanırdı.

* Film içinden yüksek kaliteli görseller bu işin şanındandır. Kesinlikle paylaşılmalıdır.

* Her filmin bir de yan ürünleri vardır bunları düzenli bir şekilde insanlara anlatmak için burası kullanılabilir.

* Sosyal medya iletişimini sokağa indirmek de lazım arada filmin ilk haftasında galada basın gösterimde birilerine yanaşıp "fan sayfamız için film hakkında bir yorum yapar mısınız?" sorusunu sormak lazım. Hatta basın gösterimden "liveblogging" yapmak lazım.

Bunlar ilk etapta aklıma gelen konulardır. Zaten bir çok büyük şirket iPad uygulaması çıkartıyor, mikrosite, ıvır zıvır derken fan sayfasına bir çok eklenecek şey oluyor. Sadece eğer şirket o kadar büyük işlere girişmemişse bu yukarıda saydığım şeyler ile fan sayfası güncel ve renkli tutulabilir. Eğer gidip bir Jane Austen uyarlamasının fan sayfasını yapmanız gerekiyorsa onun için başka işler gerekecek elbette :)

 Bu yukarıda saydığım her şeyi yapımcı şirket ile dirsek teması gerçekleştirdiğiniz zaman yapabilirsiniz. Eğer yapımcı şirketlerin pazarlama planında sosyal medya yer almıyorsa ne yazık ki yerel dağıtımcıların bu işe girişmesi ve altında başarı ile kalkması çok zor olur.

Fan sayfaları sadece film gösterime girdiğinde değil DVD vesaire yayınlanan kadar bir reklam tanıtım ayağı olarak kullanılabileceği unutulmamalı.

Bu konuda örnek için Geleceğe Dönüş filmini fan sayfası güzel bir örnek olur. Iron Man serisinin de fan sayfası iyidir gözden kaçmasın.

Not: Kolay bir yazı yazdım bugünlük bir iki gündür kolaya kaçıyorum havalar yüzünden herhalde. Aralıkta böyle hava mı olur?

Saygılar

3 Aralık 2010 Cuma

Dayanamayıp düşenler (Amazon ve Tableau)

Wikileaks olayını anlatacak değilim kimseye. Zaten herkes neyin ne olduğunu biliyor. Elbette duruma getirilen eleştiriler var. Onları da yazacak değilim sadece bu işe başlar iken Wikileaks'in yanında olanların ilerleyen günlerde bırakmasına verilecek tepkileri ve bu destekçilerin düştüğü zor duruma, bir göz atacağım. Bu durum destekçileri için ciddi krizlere yol açabilir. Olaylara değinmek lazım diye düşündüm.

İlk düşen Amazon oldu. Amazon Wikileaks'e serverlerı kapattı. Daha sonra Wikileaks Top 3 yazısında da bahsettiğim Tableau Software baskılara dayanamayıp Wikileaks'e sağladığı hizmeti sonlandırdı. Bu durumlar elbette sosyal medyada çok aktif olan Wikileaks takipçilerinin tepkisini çekti. Amazon için boykot kampanyaları başladı bile. Tableau ise yazdığı blog yazısının yorum kısmında ciddi tepkiler çekti. Her iki durumda gelen tepkiler çoğunlukla "bir daha sizin hizmetinizi" kullanmayacağım oldu. İki şirket açısından olaya bakmaya çalışayım.

Amazon bu işin nereye gideceğini ön görmek zorundaydı. Daha önce yayınladıkları ortada iken Wikileaks'in bu işine baştan girmemeyi seçebilirdiler. Herşeyden önce bir markanın kendini siyasi çekişmelerden koruması lazım. Asla taraf olmamalı. Hatta Wikileaks'ın bile bir tarafa çekileceğini düşünmeliydi. Eğer Wikileaks'e taraf olmanın markaya zarar vereceğini düşünüyorsa baştan işe girmeyecekti. Ne yazık ki Wikileaks takipçileri başlarına BP'nin başına örülen çoraptan farksız bir çorabı onlarında kafasına da örecekler. (Ticari olarak değil fakat dijital dünyada markanın adının geçtiği bir çok uygunsuz haber ile karşılaşabiliriz) Şimdi ise Wikileaks karşıtı bir duruma düştüler baştan bu durumu tahmin etmek bu ölçekte bir marka için zor olmamalı

Tableau Software ise Amazon'un yanında mahalle bakkalı seviyesinde bir şirket. Yeni kurulmuş yararlı bir veri işleme ve görselleştime hizmetleri var. Herkese açık ücretsiz bir versiyonu da var bu hizmetin. Şirket ve hizmet daha çok bilimsel araştırmalarda kullanılmak için tasarlanmış. Yani bir şekilde özgür düşüncenin ve Wikileaks takipçilerinin aralarında yoğun olduğu bir kesimin kullanımında. Bu durumdan sıyrılmak için şu an pek bir şey yapıyor görünmüyorlar. Blog yazılarının altında olan yorumlara müdahale etmiyorlar. Keşke yorumlara kapalı bir yazı yazsaydılar en azından. Bu durum onları ciddi yaralayacak. Kolay gelsin demekten başka diyeceğim yok. Keşke direnseydiler bu bana göre onlara ciddi fayda sağlardı. Verilerin gerçeği ortaya çıkarmak için kullanıldığı düşündüğümüz dünyada talihsiz bir hareket.

İki durumda çok yeni olduğu için izleyip neler olduğunu göreceğiz. Sosyal medyada itibar yönetimi için bize başarılı veya başarısız örnekler verecekler mi onu göreceğiz.

Saygılar.

2 Aralık 2010 Perşembe

Futbol Temalı Facebook Oyunları



Top Eleven adlı oyundan blog için ciddi bir hit kazadığımı görünce biraz daha tribünlere oynamak gerektiğini düşündüm. Facebook üzerinden oynanabilen futbol temalı oyunları kısaca bir listeyeyim dedim. Bu oyunlar Facebook'un büyük pazarı ABD'de fazla tutmadığı için her ay Inside Social Games sitesinin listesinde yer almıyorlar. Bu yüzden benim de pek dikkatimi çekmiyor haliyle. Ben sıkı bir sosyal oyuncu değilim ne yazıktır.

Neyse listemize geçelim bu listelerde olan oyunları bir çoğunuz görmüş olsa bile bir liste de olsa fena olmaz hani. Hatta oyunların bir çoğunu oynamadığım için sıralayayıp bırakacağım öylece.

* FIFA Superstars : Playfish oyunu aylık kullanıcı sayısı 3.6 milyon.

* Winning Goal : The9 adlı Çin merkezli bir şirketin oyunu. Çok fazla kullanıcısı yok 12 bin kişi oynuyor.

* Lionside Football : Lionside adlı San Francisco merkezli bir şirketin oyunu. 360 bin kişi oynuyor.

* Epic Goal :  Kabam adlı bir şirketin oyunu.25 bin kişi oynuyor.

* Premier Football :  Online Athletes adlı sadece spor oyunları üzerine çalışan bir şirketin oyununu 550 bin kişi oynamakta.

* Bola :  2.8 milyon oyuncusu olan Bola bir Playdom oyunu.

* Soccer Tycoon :  66 bin kişinin oynadığı bir oyun bu. Dynamo Games adlı  İskoçya merkezli bir oyun şirketinin ürünü.

* Galacticos Football : Fantasy Moguls adlı Seatle merkezli firmanın işi olan oyunun 233 bin oyuncusu var.

* Footbo City   : Turkcell'in yaptığı bu oyunun 130 bin oyuncusu var. Unutmuşum yorumlarla hatırlatan arkadaşa teşekkür ederim.


Benim bildiğim oyunlar bunlar.  Bola bu aralar tekrar yükselişe geçti. Göreceli olarak eski bir oyun fakat Playdom oyunun daha fazla oyuncuya ulaşabileceğini düşünüyor olamalı ki tekrar reklam yapıyor. Fakat oyun ile ilgili hile sorunlarının olması biraz kafa karıştırıyormuş. Lionside en yeni oyun listedeki. Hatta bu oyunu Galatasaray resmi Twitter hesabında bile tanıttı.

Saygılar

Bunları paylaşasım var # 49

Bu araştırmanın gözden kaçmaması için burada da paylaşmak istiyorum. Ketchum Pleon adlı PR ajans kendisi FedEx'in ajansı olur. İşte bu ajans  62 büyük şirketin sosyal medya sorumluları ile bir çalışma yapmış.

*Hangi sosyal medya araçlarını kullanıyorsunuz?

*Sosyal medya Kanal mı yoksa bir strateji mi?

*Blogger ilişkilerini nasıl yönlediriyorsunuz?

*Sosyal medya poliçesini nasıl geliştiriyorsunuz?

Yukarıda olan sorulara cevaplar aramışlar. Sosyal medyada bilinen projelerden örnek vererek bu işlerin nasıl ilerlediğine dair ufak ip uçları vermişler.

Araştırmaya WARC blog üzerinden ulaştım isterseniz onların da derlediği bilgileri okumak isterseniz. Warc Blog yazısı burada . Yahu boşver WARC ne dediyse dedi bana araştırma lazım diyorsanız onun için buradan. (Leading Brands and The Modern Social Media Landscape)

Saygılar.

1 Aralık 2010 Çarşamba

En çok oyuncusu olan 25 Facebook oyunu (1 Aralık 2010)


 Bu ayın birincisi bu seriyi yazmaya başladığımdan beri Farmville. Bir değişiklik yok halen tepeden bu ay yine oyuncu kaybetmişler. Bu ayın listesi ile ilgili bir detay Social Games Inside listesinde "game-like" tabir ettiği oyunlara yer vermeyecekmiş. Bu oyunlar Quizplanet ve Birthday Card oyunları. Geçen ay listede olan bu oyunların bu ay listede olmamalarının nedeni bu yeni sınıflandırma.

Bu ayın büyük kaybeden Mafia Wars diğer büyük kaybedenler Farmville, Texas Hold'em Poker, Cafe World, Treasure Island, Petville (Zynga) Mindjolt Games (Mindjolt) Happy Aquarium (Crowndstar)  Bir çok diğer oyunda yine düşmeler var yine bu ay.

Bu ayın büyük kazananı Crime City (Funzio) 3.5 milyon oyuncu kazanmış.Diğer kazananlar Millionaire City,  Buble Island, Car Town.

Geçen ay listede olmayıp bu ay listede olan oyunlar ise Mall World ve bu ayın en fazla oyuncu kazanan oyunu olan Crime City. Inside Social Games Mall World oyununu sadece kızlar için bir oyun olarak tanımlıyor. Sanırım ilk kez kızlar için bir oyun yapılıyor. Benim ilk gördüğüm oyun bu. Erkek odaklı oyunlar her zaman yapılır fakat sosyal oyun dünyasında böyle bir oyun olması güzel bir adım.(Eğer daha önce yapılmış olsa bile ben görmedim kusura bakmayın)

Zynga bu listenin yine hakim gücü. İlerleyen günlerde Disney sanırım karakterleri üzerine kurulu oyunlar ile bu dünyaya resmi olarak adım atacak Playdom'u çılgın bir fiyata satın almasından sonra pek bir hareket  göremedik aslında. İlk 25 listesinde sadece 2 oyunu olması da bunu kanıtlıyor. Eğer karakter temalı oyunlar gelirse Zynga'nın ilk on hakimiyeti kırılabilir. Fakat Disney oyunlarını hedef kitlesi(Bu benim tahmin ettiğim hedef kitle yoksa Kayıp Balık Nemo'yu sevmeyen mi var?) Z jenerasyonunu göre ayarlaması lazım sosyalleşme yerine tek başına ilerleyebilen oyunlar lazım. Daha doğrusu sosyal medya içinde sosyalleşmeye zorlamamalı kimseyi.(Z jenerasyonu için en çok söylenen özelliklerden biri bireysellikleri wiki maddesini vereyim) Neyse burada durayım haddimi aşmayayım.

Neyse listenin sahibinin Inside Social Games olduğunu hatırlatıp yazıyı bitireyim.  

Not : ArcadeMonk adlı yerli oyun firması, Kebap Dünyası adında bir oyun başlatmış . Beta davetiyeleri varmış Webrazzi'nin şu yazısında meraklısına duyurulur. Yapımcı şirkete başarılar bu listede görmek dileğiyle iyi şanslar.

Saygılar.

Mayormatik : Banka ve Foursquare



Memlekette Foursquare kampanyası yapılmamasının sanırım bir numaralı nedeni halen kullanıcı sayılarının istenilen sayılara ulaşamamış olması. Mekanlar yavaş yavaş bu işe el atmıştı Salon İKSV ve Kafe Pi'nin bu konuda kampanyaları devam etmekte.("Bir süredir devam ediyor" doğru olmadı sanki idare ediniz :-)

Şimdi ise bir banka Foursquare kampanyası yapıyor. Basit bir kurgusu var(Görsele bakınız). Bin takla atmadan oyuna dahil olabiliyorsunuz. Garanti Paramatiklere check-in olup mayorluğu kazanan kişilere iPod hediye ediyormuş. Şimdi önemli bir bilgiyi vereyim. Sadece 12 paramatik için geçerli. Yani Garanti Bankası'nın karşısında oturan çocuk eğer o 12 paramatiğe yakın değilsen öyle oturduğun yerden check-in  yemezler :-) (Her şubede geçerli sandım başta "Ulen ne güzel dedi bizim burada kimse kullanmıyor Foursquare, alırım iPod'u"  hadi neyse :-) Şimdi bir sürü kişi ben gider fake check-in yaparım olur ne olacak kim anlayacak? İşi düzenleyen ajans duyduğum kadarıyla Foursquare'dan gerekli yetkileri almış. Neyse fake check-in yapan olur veya olmaz pek sorun değil. Bir şekilde halledilir. Bu arada mekanların yöneticileri fake check-in sonucunda mayor olanları oyun dışı bırakabiliyormuş*. Yani gerçekten "bir şekilde" hallediliyor.(Oyun dışı işte hasta etmeyin adamı)

Şimdi bir çok kişinin kafasında  "Bankanın Foursquare ile ne işi var?" sorusu mevcuttur. Açıkçası benim aklıma şuradan yola çıkarak bir bağlantı geldi.

Bankalar arasında şöyle bir rekabet var gibi görünüyor yıllardır. İlk bankamatik, ilk kredi kartı, ilk taksitli kart, ilk internet şubesi, ilk iPhone uygulaması gibi gibi (Bu durumun aslında daha derin anlamları bile olabilir diye düşünmüyor değilim bazen). Bankalar bir şeylerin "ilki" olmak istiyor hep. İlk olmanın getirdiği "yenilikçi banka, geleceğin bankası" imajını perçinlemek istiyor hepsi. Evet şu an Garanti Bankası yenilikçi banka imajını biraz daha parlattı çünkü "ilk kez Foursquare kampanyası yapan banka" oldu kendisi. Foursquare kampanyası yaptı, kimse yapmadan. Seneye her hangi bir sektörden bir marka gelip "biraz" benzeri bir kampanya yapıyor olduğu zaman bile "bak Garanti'nin kampanyası gibi" diyecek insanlar(Biliyorum Foursquare kampanyalarının hepsi birbirine benziyor zaten, ilk olmanın avantajı işte). Biraz düşünün neler olduğunu, geçmişte ufak benzerliklerin "çalıntı" iddiası ilan yerle bir edildiğini hatırlayın. Bu iş varsın çok da başarılı olmasın, varsın fake check-inler yüzünden karışıklıklar çıksın, bir banka elini taşın altına sokup bir Foursquare kampanyası düzenledi ya iş odur. Her işte olduğu gibi burada da karışıklık çıkabilir elbette, düzenleyenler bunlara karşılık bir şeyler ayarlamıştır.*

Bir de bu durumun ikincil etkileri var elbette. Bankanın adının sosyal medyada geçmesi gibi mesela. Aynen burada yazdığım gibi. Eğer Garanti bir Facebook oyunu çıkartmış olsaydı büyük ihtimal banka hakkında bir şey yazmazdım.Yani Facebook oyunu çıkartmak sosyal medya stratejisi kurgularken önemli ayaklardan biri oldu fakat Foursquare'ı kullanmak bir çok mekan için bile zorken, bir bankanın bunu kurgulayıp, göz önüne çıkarması cesaret ister. Biraz romantik görünse de yazdıklarım halen Facebook hesabı açmamış olan bir çok markanın olması bu yazdıklarımı çok da romantik olmadığını gösterebilir aslında. ("Ulen ne olmuş Foursquare hesabı açmışlar yapmışlar" diye düşünmeyin, ciddi mesai harcanacak gibi görünüyor fake check-inler yüzünden)

Not 1 : Muhtemelen biraz abartmışsın diyeceksiniz ama seneye en çok vakit geçirdiğiniz kafenin mayoru bir başkası olup ufak hediyeleri aldığı zaman üzülmeyin :-)

Not 2: Kesin birileri bu yazıyı görüp "yahu adamlar bankacılık işlerini adam akıllı yapmıyor sen burada Foursquare diyorsun" derse saygı duyarım. Ben orasını bilmem sosyal medya yazarım ben :-)

Not 3 : Bir hata yapmışım yahu Foursquare'da takma ad yok var gibi yazmışım :) Neyse düzelttim.

Saygılar.

Facebook Sayfası